Bir kurban bayramını daha, geride bıraktık. Gerek bayram öncesi, gerekse bayram süresince gördüğümüz ve yaşadığımız olaylar, milli bayramlarımız gibi, dini bayramlarımızın da büyük bir tehdit altında olduğunu gösterdi.Milli bayramlarımızda, bayrak tartışmaları yapılırken, bir dini bayram olan, kurban bayramında ise kurban tartışmaları yapılmıştır. AB başta olmak üzere, kurban ile ilgili yorum yapmayan örgüt, kurum ve kuruluş nerdeyse kalmamıştır.Yurdum insanı o kadar kamplara ayrılmış ve birliğini kaybetmiş ki, maalesef dini ve milli kavramlar tartışılır hale gelmiş veya getirilmiş.Bir kesim bayrağa takarken, bir başka kesim kurbana takıyor. Bir kesim dine imana takarken, diğer kesim devlete, Cumhuriyete takıyor. Bu iki kesimden millet çok çekti. Hem milli birlik hem de dini birlik aynı anda bu kesimlerin hedefinde. Bugün bayrak, devlet, cumhuriyet düşmanlarını değil, kurban düşmanlarını konu etmek istedim.Müslüman için kurban kesmek ibadettir. Tabi imkânı olanlar için? Buna inanırsınız veya inanmazsınız. İnanmayanı bağlayan bir durum yok. Ancak inanan için "Rabbin için kurban kes ve namaz kıl" emri çok önemli ve olmazsa olmaz hükmündedir."Kurban yakınlıktır. İnsanlar, Allah'a yaklaşmıyorlar, ineğe ve koyuna yaklaşıyorlar" gibi, ipe sapa gelmez yorumlar yapmak cahillik değilse, ahmaklıktır.Hele hele Müslüman'ın kurban kesmesini, "vahşet" olarak nitelemek veya kurban hissesine ortak olanları küçümseyerek "bizde öküze girdik" diyerek alay etmek, tam anlamıyla seviyesizlik ve terbiyesizliktir.Bu beyler, sözde aydın olacaklar. Bunlara aydın demek, aydınlığa vurulmuş, büyük bir darbedir. Kurban kesmeye vahşet derler, ama et yemekten vazgeçmezler. Et yemek için hayvan kesmek vahşet olmazken, ibadet için hayvan kesmek neden vahşet olsun?Vahşet olan, bunların kara cahilliği?Avrupa'da boğaların oklarla, sırf zevkine öldürülmesine laf etmez ve bir satır yorum yapmazlar. Ama iş Müslüman'ın ibadetine gelince, şeytan gibi yorumlar yaparlar.Tamamı Müslüman olan bir toplumun en önemli ibadetini alay konusu yapanlar, bayrak ve devlet düşmanlığı yapan başka bir kesime karşı savunduklarında ne kadar samimi olabilirler.Birisi bayrak düşmanı, diğeri kurban düşmanı? Ya da; birisi Cumhuriyet düşmanı, diğeri İslam düşmanı?Oysa bu millet bir zamanlar, daha doğrusu bu iki türün doğmasından önce, bayrağı ile ibadeti arasında hiçbir fark görmüyordu. İşte bunu bilen düşmanlar, bir kesimin eline bayrağı verip dini almış, diğer kesimin eline dini vermiş bayrağı almış gözüküyor.Bir kesim "sabahları Türk'üm demek Allah'ın emri midir?" derken, diğer kesim "kurban yakınlık demektir, bunun için hayvan kesmek şart mı?" diyor. Aralarında hiçbir fark yok.Bir başka kesim de "i-ha-ha" veya "kimse yok mu?" diyerek malı götürüyor. Koyun, sığır ne toplarsa alıp götürüyor. Suriye, Myanmar, diyerek topluyorlar ama akıbet belli değil.Kesilip, kesilmediği bir yana toplanılan kurbanların Suriyeli teröristlere gittiği bile, gelen rivayetler arasında. Önceki yıl Myanmar diye toplanılan kurbanların, Hindulara gittiğini basından okumuştuk.Hangi dernek ne kadar topladı ve topladığı kurbanları nerede kesti? Veya kesti mi? Bunu bilmek devlet koltuğunda oturanların görevi değil mi?Sayın Arınç, vatandaşın kurban derilerine nasıl sahip çıktıklarını anlatıp durdu. Arınç Bey, derileri bıraksın da, kurbanları anlatsın.Yahut ülke kaynaklarını, nerelere kurban ettiklerini açıklasın. Hükümet olarak vatandaşın kurban derilerini, Türk Hava Kurumu'na bağışını engellemişler de, çok büyük işler yapmışlar!Şu kafaya bakın!Ülkenin altını, gümüşü, petrolü, gazı, kömürü? Aklınıza ne gelirse, her şeyi ecnebilere peşkeş çekilmiş, kurban edilmiş, Arınç efendi deriden bahsediyor. Kurbandan söz etmek işine gelmiyor çünkü.Ama biz söyleyelim, Kurbanlar Suriyeli isyancılara, Hindu'lara gitti, derisi de bize kaldı!Arınç'ın deri siyaseti bundan?Bu zihniyetin eliyle, topyekûn bir ülke kurban edildi. İşte bu zihniyete milleti mahkûm eden, bunları büyüten, büyümelerinde gübre görevi görenler, o bahsettiğimiz kurban düşmanlarıdır.
Ülkemiz(de) kurban