Yine Erdoğan kazanmalı!

6 Şubat tarihinde “kıyametin provası”  denecek çapta büyük bir deprem oldu.  Yüz binlerce yapı yıkıldı.  Yüz binlerce cana ve yüzlerce milyar dolar mala zarar geldi ancak konumuz bu değil.

Deprem illerinin herhangi birinde yaşayan bir insan, 5 Şubat’ta ev almak istese ama anlaşma sağlanamazsa… Ve bir gün sonra almak istediği yapının yerle bir olduğunu görse, “Allah kurtardı” der mi demez mi?

İşte tam da böyle bir sürecin arifesindeyiz. Bankalardaki olumsuz titreşimler, ekonomik fay hattında büyük bir enerjinin birikmiş olduğunu gösterir. Fay hattı ha kırıldı, ha kırılacak… 5 Şubat’ta ayakta olanın, 6 Şubat’ta yerde olduğu depremin benzerinin, ekonomide ve dolayısıyla siyasette olacağı gün gibi aşikâr.

Yalan iktidarının altını oyduğu yapılar, içini boşalttığı kurumlar, kayırmacılık, ehliyetsizlik, liyakatsizlik birikimiyle korkunç yıkımlara sahne olacak. Kılıcdaroğlu kazanmadığına sevinecek, Erdoğan kazandığına bin pişman olacak!

Nerden mi biliyorum?

Bekleyin görün!

Sürdürülebilir bir ekonomi için bırakın yılları, ayları ve hatta günler bile kalmadı. Bir haftalık seçime dayanır mı bilmiyorum. AKP öncesi bankalar batmış, ABD bir ekonomi Derviş’i göndermiş “15 Günde 15 Yasa” çıkartılmış, sonra AKP getirilmiş.

Nasıl  “24 Ocak Kararları” alınmış bu kararları uygulayacak Özal işbaşına getirilmişse, Derviş Yasaları çıkartılmış, bunları uygulamak için de AKP getirilmiş. Her şey bir hesap ve plan dahilinde gelişmişti.

Düşünün 12 Eylül oluyor, her şey alt üst oluyor ama darbe öncesi alınan, Sömürgeciliğe geçiş kararları hükmündeki  24 Ocak Kararları’na hiçbir şey olmuyor. O kararlara darbe öncesi müsteşar olarak imza koyan Özal, darbe sonrası başbakan oluyor. Ne o kararlara bir şey oluyor, ne de Özal’a…

Çünkü 12 Eylül o kararları uygulamak ve Özal’ı başbakan yapmak için yapılıyor. Vahşi kapitalizm ülkemize “tonton” bir geçiş yapıyor. Yaşı büyütülüp asılan Bülbül’ler olsa da veya iplere  “bir sağdan, bir soldan”  boyunlar geçirilse de…

Sen ülkende seçimle huzur ararken, iş ve aş beklerken, küresel hesapçılar kendi amaçlarına ulaşırlar. Şekil a’da görüldüğü gibi AKP öncesi bankalar batmıştı ancak AKP geldikten sonra bankalar karına kar kattı ama halk battı.

Seçimin birinci turunu kaybeden Kılıcdaroğlu, CHP’nin olması gereken ayarlarına dönen mesajlar vermeye başladı. Birinci tur öncesi içine AKP kaçmıştı, şimdi ikinci tur öncesi içine milliyetçilik kaçmış olabilir mi, bilmiyorum.

Erdoğan’a oy vermem fakat kazanmasını istiyorum. Çünkü yarattığı enkazın altında, ondan başkasının kalmasına gönlüm razı gelmiyor.

İstese 1.turda seçimi alırdı, bunu istemedi, akıllıca  2.tura sakladı. İyi yaptı böylelikle Batı’nın “diktatör” söylemini de boşa çıkardı. Bu arada, Erdoğan’ı Batı basınının eleştirmesine rağmen, yönetimlerinin işbaşında kalmasını istediğini, bir kez daha gördük. Ülkeyi Avrupa’nın mülteci bekçisi yaptı, niye istenmesin ki!

Yine Erdoğan kazanmalı ve bu halk mutlaka bedel ödemeli. Öyle ki, bir dilim ekmek için kuyruklara girmeli. Halkın düşmanı değilim ancak açlık ile terbiye dışında bir seçenek bırakmadı. Yoksulluk  bu ülkeye halkının tercihleriyle geldi, yapıştı kolay kolay da bırakmaz.

Sevr olmasaydı, milli mücadele doğmazdı! Düşman saray erkânıyla sömürüsünü sürdürür, halk çakma halife fetvalarıyla “Efendimiz! Padişahımız!” çekip, “padişahın kulu!” olmaya devam ederdi. Şartlar milli mücadeleyi doğurdu, Mustafa Kemal’i ortaya çıkardı. Milli  mücadele Allah’ın kulu olduğunu öğretti herkese.

Yüce Allah, ayetinde mealen “Sizler halinizi değiştirmeden, durumunuz değişmez!” diye buyurur. Sadece yöneticileri değiştirerek halkı değiştiremezsiniz. Yönetici değişir ama değişmeyen halk, benzerini yeniden seçer. Halkın değişmesi için eğitim şart. Eğitimimiz Atatürk’ ün ölümünden sonra, ABD’nin elinde geçti. 1949 Fulbright anlaşması…

2.tur seçimde; AKP’yi nadasa bırakıp güçlenerek gelmesini mi yoksa 10 ay gibi bir süre sonra İslamcı düşüncesiyle tarih olmasını mı oylamış olacağız, bunu hep birlikte göreceğiz. Ekonomimiz kadar, inancımız ve kültürümüz de büyük yara aldı.

Emin olun bir ateist ülkeyi yönetseydi, İslam’a böyle zarar vermezdi. Ve Müslüman dünya haçlı seferlerinde AKP döneminde gördüğü zararları görmedi. Haçlı seferlerinin toplamında ölen Müslüman sayısı, AKP iktidarı döneminde ölen Müslüman sayısından daha düşük!

Bu topraklardan ebediyen gitmeleri için enkazın altında kalmasını sağlayalım. Tekrar iktidar olmak istemiyorum diye yalvarsa bile, son kez iktidarda tutalım, en büyük kolunun altında başının ezilmesini bekleyelim!

2 YORUM

Hasan Taşkan

Gelen gideni araştırmış

Mevcut hükümet, çeyrek asırdır iktidarda, demekki yönetilen halk yönetenlerden memnun ve razıki, DEVAM diyor Haydar BAŞ hocamız derdiki Oğlum ben dinimi kızıl komünizmin göbeğinde dâhi yaşarım yani bana şahsen dinimi rahat yaşayabileceğim ortamı, ehven-i şer olrak sağlayan,kalsın yeter. çekilen ekonomik sıkıntıları kanıksadık artık

H.BARAN

ANEKDOT

Siyasi tarihi ve siyaset sosyolojisini bu düzeyde okuyan az sayıda kalemden birisi olduğunuzun hakkını teslim etmek gerek kuşkusuz.Bence de Erdoğan birkaç yıl sonunda tekrar daha güçlü bir şekilde geleceğine kendi yarattığı enkazın altında kalmalı ki bir daha ila-nihayet bu topluma musallat olamasın… Ancak öte yandan Cumhuriyet gideceğine,varsın enkaz zaten en baştan kendisini feda etmiş olan Kılıçdaroğlu’na kalsın derim..

YORUM EKLE

You may also like...