Çürüdük hem de ne çürüme

Yaşlanma belirtileri midir, nedir bilmiyorum?Son zamanlarda, çocukken tanıdığım insanlar çok sık hatırıma geliyor. Çok farklılardı. Fakir olmalarına rağmen mutluydular. Kanaat sahibi ve tevekkül ehliydiler. Faiz günahıyla hiç karşılaşmamış, ömürlerinde duymamışlardı. Borç verir, borç alırlardı ama akıllarına faiz de gelmezdi, döviz de? Yardımlaşma ve paylaşma duyguları vardı. Başkasının sevinci herkesin sevinci, üzüntüsü herkesin üzüntüsüydü. İnsanlar nurani çehreli ve güler yüzlüydüler. Şimdiki gibi asık ve karışık suratlı değillerdi. Çocukken tanıdıklarım tarım ve hayvancılıkla uğraşan insanlardı. Derileri güneşten kararmış olmasına rağmen, yüzleri aydınlıktı. Özlerinin aklığı, sözlerinin berraklığı, karşısındakilere huzur verirdi.Kendilerini ak olarak adlandırıp "kara işler" çevirmezlerdi. Göründüğü gibi olur, olduğu gibi görünürlerdi. Söz, senetti onlar için?Ne, faize nema veya kâr payı derlerdi, ne harama kılıf ararlardı. Onlar için bir konunun haram olması, uzak durmaları için yeterli nedendi. Şimdiki gibi harama yaklaşmaya fetva aramıyor, kara kitap sahibi kara adamları bulmaya uğraş vermiyorlardı.Tabi aynı zamanda şanslıydılar."Enflasyon oranında faiz helal" diyen, faizi "kâr payı" olarak adlandıran banka sahibi, sözde hocalarla karşılaşmamışlardı. Yolsuzluk ve rant paylaşımını "bağış"  olarak adlandıran idarecilerle de?Onlar, "Zarar-ı âmmı def'içün zarar-ı hâss ihtiyar olunur" yorumuyla;  çalmalara, çırpmalara razı gelmemizi isteyen maslahatçıları görmemişlerdi.Gerçekten şanslıydılar. Yollarını hak gösterip batılda koşanlarla hiç olmadılar. Faiz yemediler. Bizler onlar kadar şanslı değiliz. Çünkü bu fitne döneminde çocuk büyütmedi, ticaret yapmadı, tarım ve hayvancılıkla uğraşmadılar.Çürümüşüz de kendimizden haberimiz yok.Aileler parçalanıyor, yuvalar dağılıyor. Faiz borcu kıskacında insanımız inim inim inliyor. Toplum adeta cinnet geçiriyor. Çalmak, çırpma olağan ve doğal karşılanıyor. Ülke ve devlet bütünlüğü, önceliklerimiz sıralamasında sonuncu bile değil.Dini hassasiyetlerimiz "dindarım" diyende dahi yok. Son 15 yılda toplumun en çok bozulan kesimi, kendini dindar kabul eden kesim oldu. Dini, her kavramın içi boşaltıldı. İslam'ın genlerine sızdılar ve kırmızıçizgileriyle oynadılar.Müftüye, hocaya bile "sadece İslam haktır" inancını anlatma mecburiyetinde kalıyoruz. Hacıya çalmanın günah olduğunu anlatıyoruz. Faize bulaşmanın oranı, yüzdesi olmaz diye deliller getiriyoruz.Sayın Başbakan Esenler'de yaptığı konuşmada, yine iyi bir nesilden bahsettiler. Adama sorarlar "iyi bir nesli kilisede mi yetiştireceksiniz?" diye. Bu sebeple mi bir tek Hıristiyan'ın olmadığı yerlere, kilise evleri açtırdınız?Kim ne derse desin, büyük bir çürümüşlükle karşı karşıyayız. Meydanlarda "iki metre çukura gireceğiz" edebiyatı yapanlar yolsuzluk çukurlarında debeleniyorlar.Dün "Asımın nesli" diyerek ağlayanların, bugün bankaları için ne uğraş verdiklerini herkes gördü. İnsanlar "bunlar Müslüman'sa ben değilim kardeşim" deme noktasına geldiler. "Dinin odağı" haline gelen iki anlayışın koalisyonuyla, bu ülkede artık tuz bile kokmuştur.'Akşam Müslüman sabah gâvur, akşam gâvur sabah Müslüman' olmak o kadar normalleşti ki, eskileri hatırlamamak mümkün değil. Yaşlısı ayrı bir güzeldi, genci ayrı?Şimdi yaşlımız bile şaşırdı. Tüm bu sonuçlara sebep olan kuzu postuna girmiş kurtlar, kendilerini gizleme gereği bile duymuyorlar.  "Sözler" diye, Allah'ın kitabına "paralel kitap" oluşturmaya çekinmediler. Peygamberi ise zaten çoktan devre dışı bırakmışlardı. Asıl sorun; her şeyi normal görmemiz. Tepkisiz olmamız. Bir kötülük gördüğümüz zaman ona mani olmak için ellerimizin ve dillerimizin hareket etmemesi…Bırakın mani olmayı, kalbimizden kötülüklere karşı buğz edecek iman bile yok. Çürüdük, hem de ne çürüme?Diri iken öldük. Eller tutmaz, diller dönmez oldu.

Çürüdük hem de ne çürüme

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön