Aklıma bir hikâye geldi?Adamın biri bir çeşme başında suyunu içtikten sonra biraz dinlenir. Etrafı gözleriyle tararken toprağa bakar. Toprağın üzerinde bir böcek, pislik yuvarlıyor.Ona kibirli bir bakış atarak içinden "bu kadar pis bir canlı neden yaratılmış ki" der. Bu durum Gayretullaha dokunur. Adam o gün evine gittikten sonra ansızın bir hastalığa yakalanır. Çeşitli tedavi yollarını, kendince dener ama hastalık hızla ilerler.Ciddi, ciddi bu hastalıktan öleceğine inanmaya başlar. Bütün varını, yoğunu hastalığına çare için harcar, ancak nafile? Nerede bir doktor duysa çare diye yapışır, ancak derdine bir türlü derman bulamaz. Neyse bir gün, ilginç bir insanla karşılaşır. Adam doktor değil fakat ilim ehli bir zat olduğu, her halinde belliymiş?Çaresiz, bu kişiye de derdini açar. Bu zat hasta adama, "Ben senin derdinin çaresini biliyorum. Ancak, benim şartlarıma uyman gerekir" der. Tabi hasta adam, şifa bulmak için her türlü şartı yerine getirmeye zaten dünden razı?Hasta adam dinlemeye başlar, esrarengiz adamı?Esrarengiz adam, ona bir dağ ve bir de çeşme tarif eder. Hasta adam tarif edilen yeri çok iyi bildiğini hatırlar. Sonra bu çeşme başında bekleyerek, burada pislik yuvarlayan bir böceğin getirdiği pisliği tam kırk gün yemesini ister. Hasta adam bu duydukları karşısında, tam bir şok geçirir.Evine gider uzun uzun düşünür.Bir yandan istenilen şeyin imkânsızlığını, öbür taraftan yapmazsa öleceğini? Sonra hayatta kalma duygusu ağır basarak, denileni yapmaya karar verir. Kırk gün bu pisliği yiyen talihsiz adam, kırk günden sonra gerçekten iyileşir ve bu hastalıktan tamamen kurtulur. Sonra çok düşünür "neden bu b.ku yedim" diye?Ama olayı kavrar tabi!Adam bir gün gemi ile bir yolculuğa çıkar. Okyanusun ortasında büyük bir fırtınaya yakalanırlar. Gemi içinde herkes büyük bir korku içerisinde sağa sola düşüp kalkarken, adam ise hiç tınmıyor ve oldukça soğukkanlı?Bu hali yolculardan birinin dikkatini çekiyor. "Be adam! Sen ne biçim insansın? Hiç tınmıyorsun boğulup gideceğiz şurada? Nasıl bu kadar soğukkanlı olabilirsin, hiçbir şey yapmıyorsun?" diye sorar.Adam cevap verir: "Yok arkadaş ben Allah'ın işine karışmam. Bir kez karıştım, bana kırk gün b.k yedirdi. İster gemiyi batırsın, ister dünyayı hiç umurumda olmaz. O'nun bileceği bir iş neyime lazım, tövbe, ben karışmam?"* * *Demek ki böcek bile olsa küçük görmemek gerekir. Hele insanları hiçbir zaman?Üstelikte devletinin buharlaştırıldığını, toprakları üzerinde ameliyat yapıldığını, ülke kaynaklarının peşkeş çekildiğini görerek yürüyen, tepki koyan insanlara "çapulcular" dememek gerekiyor. Her gün iftira edip, "ayaklar ne zaman baş oldu?" gibi ipe sapa gelmez laflar etmemek lazım. Vallahi çarpılırsınız!Allah'tır bu?"Ne oldum dememeli, ne olacağım demeliyiz" kendimizi baş görürken birden ayak olduğumuzu hatırlatabilir. Hem başlar ne zaman ayak görünür?Bir: İnsan tepe taklak düştüğü zaman?İki: Başlara şaşı bakıldığı zaman?O yüzden "Hor bakma sen" hiçbir canlıya?Kibirden şaşı olmuş gözlerimiz bizi yanıltabilir, dillerimiz yanlış konuşa bilir. Bu da her şeyin sahibi olan Allah'ın zoruna gider, insanın başına ne getireceği hiç belli olmaz?
Başlar ne zaman ayak görünür?