Benim çocukluğum köyde geçti; köyüm, şimdi baraj altında kaldı, bazen rüyamda görürüm köyümü; demek ki vatanını kaybeden ancak rüyasında görürmüş. Bahar aylarında petelliğin coşkun çayı akar, yemyeşil çayırların ortasında muhteşem bir manzara oluştururdu. Biz çocuklar da güzel oyunlar oynardık, yüzerdik, balık tutardık?Kardeşim Kerim'le başımıza kese kâğıdı geçirerek oyun oynardık, başımızda kese kâğıdıyla ne kadar yürüyebileceğimizi hesaplar yarış yapardık; etrafımızı, hatta önümüzü görmeden yürürdük, bazen çaya, çukura düşerdik kimi zaman da ağaca toslardık. Kâğıt başımızdaki iken bizi yönlendirirdi arkadaşlarımız; "sağa dön, sola dön, eğil, kalk" kimin doğru söylediğini, kimin yalan söylediğini anlamazdık, düşüp yara alıncaya kadar.Bunları neden anlattım?Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; harp akademilerinde yaptığı konuşmada "günümüzde kim dost kim düşman belli değil" dediler de çocukluğuma gitti aklım. Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirleridir, mutlaka bir bildikleri vardır; ancak dost düşman o kadar belirgin, ortada ki "biz buradayız" diye bağırıyorlar.Peki, biz neden görmüyor, duymuyoruz?Çünkü başımıza "çuval" geçirilmiş."ABD çuvalı" bu çuval, bizim yerli, öz be öz milli kese kâğıtlarımıza hiç benzemez, nefes dahi almak imkânsız, etrafınızı göremez, dostunuzu düşmanını tanıyamazsınız. Dostu düşman, düşmanı dost olarak size kabul ettirirler.Bir devlet düşünün ki, Onun ordusu; dünyanın en güçlü ordularından birisi, kara kuvvetleri iki bin beş yüz yıllık, ama bu ordunun uçağı, helikopteri, tankı, topu yabancılar tarafından modernize ediliyor. Hatta yazılımı, (yani dost, düşman tanımı) düşmanları tarafından belirleniyor.Kuş uçuşu doksan kilometre mesafede varlığına kasteden terör örgütünü yok edemiyor, sınırlarından katırlarla, top tüfek taşıyarak kalabalık gruplar halinde, teröristler giriyor, karakollar basılıp, askerler öldürülüyor. Sınır güvenliği ise "düşmanın gözü"yle gözetleniyor, yani "Heron'lu ABD istihbaratıyla.Bir ülke düşünün ki; bu ülkenin topraklarının bölünmesi, parçalanması, bir bölgesinin özerkliği konuşuluyor ve bunun adı demokrasi, insan hakları oluyor; askerlerini şehit eden teröristler kırmızı halıyla karşılanıp af ediliyor, bunun adı "Açılım" oluyor; hükümet terörle mücadele yerine, askerle mücadele ediyor bunun adı demokrasi mücadelesi oluyor.Terör örgütünün başını elinde tutuyor ama askerlerini öldürme emrini vermesini engelleyemiyor.Başbakanı, Genelkurmay başkanı terör karşısında ayakta dimdik olacağı yerde çömelmiş sipere saklanmış pozlar veriyor.Bütün bunlar "çuval" dışında bir şeyle açıklanamaz.Zihinlerimize, ekonomimize, siyasetimize, kültürümüze, inancımıza, güvenliğimize, savunmamıza, basınımıza, eğitimimize, geçirilen "çuval"ı yırtıp atarsak, dost düşmanımız o zaman belli olur.
"Çuval" başınızda iken dostunuzu düşmanınızı göremezsiniz