Yenildiniz kabul edin!

İlkokuldayım?

Sanırım 5'ci sınıftaydım. Yıl, 1979?

Sınıf arkadaşım beni çağırarak acelece bir köşeye çekti. "Sana, çok önemli bir şey söyleyeceğim ama aramızda kalsın" dedi. Bende tamam, söyle dedim. Fısıltıyla "Atatürk var ya? İşte o, Kuran'ı yakmış" dedi. Beynimden vurulmuşa döndüm.

-Ne diyorsun?

-Kim söyledi?

Sorularından sonra "Amcam oğlu büyük bir şehirde hoca, o söyledi. Erbakan'ın sağ koluymuş.  Akşam bütün köy amcamlarda toplanmış, hocayı ziyarete gelmişlerdi. Baban da oradaydı. Konuşurlarken duydum. Herkes şok oldu " dedi. Tabi, bende şok olmuştum. Çocuksun, tertemiz bir kafa ve gönle sahipsin. O kafa ve gönle kim nasıl bir çizik atarsa, hayatınız boyunca öyle çizik kalırsınız.

Hele de, bu çizikler bir hoca tarafından, atılıyorsa?

Bazı şeyler inanmazsanız da sizi meşgul eder. Kendi kendime sorardım "yahu bu ülkenin kurtarıcısı, o nasıl Kur'an yakar?

 Hem, neden yaksın?"

Geldim lise sona, kafamda aynı soru?

Araştırıyorum.

 Din, iman diyen ne kadar insan varsa; konuşuyorum, istisnasız hepsi Atatürk düşmanı. Allah Allah bu nasıl olur? Sadece Atatürk değil, aynı zamanda devlet düşmanı. Hatta devlete ve Atatürk'e düşman olmak neredeyse Müslümanlığın şartı haline gelmiş.

Söylenilenleri kalbim bir türlü kabul etmiyor. Prof. Dr. Haydar Baş hocamla takip şansım oldu. İcmal ve Öğüt dergilerini takip okuyorum. Aradığım tüm soruların cevaplarını birer birer bulmuştum. Fakat Atatürk'ün Kur'an yakma veya Müslüman olup olmadığı sorusu, hep kafamı meşgul etti.

Baştürk'le yüz yüze görüştüğüm takdirde soracağım ilk soruydu. Ancak Sayın Baş'a bazen sorular sorulmadan cevap bulur diye duymuştum. Aynen böyle oldu. Yıl 1987? Bir evdeyiz ve kafamı kurcalayan soru, birden aklıma geldi. Ben sormadan Baş hocam: "Atatürk Müslüman… Onun mübarek anası, çok dindar bir kadındır. Atatürk'e ve ailesine iftira edenler, bilerek veya bilmeyerek, İngiliz'e uşaklık yapıyor. Atatürk'ün dinsiz olduğunu iddia edenler, bu devletin ve milletin düşmanıdırlar" diye uzunca bir konuşma yaptılar.

İlkokulda kafama atılan yanlış çizik bir anda yok oldu. Aklımı sokulan İngiliz fitnesi, bir anda sökülüp atılmıştı. Ben nere, İngiliz nere? İngiliz fitnesi bula bula gelip köyde, beni mi bulmuştu?

 Dünya da bizden başka, devletinin kurucusu hakkında ipe sapa gelmez iftiralara maruz başka bir toplum yoktur dur. Galiba İngilizler, Türk ve İslam topraklarından ajanlarını bırakarak çekilmişler.

 Bu ajanlar "hoca", "cemaat", "mezhep", hatta "tarikat" şeklinde?

İngilizler, Müslüman ile devleti arasına veya Müslüman ile Atatürk arasına tam yüz yıllık bir fitne duvarı örmüşler. Şimdi bir vatan evladı çıktı ve Atatürk'ün Müslüman olduğunu söyledi. Onun Peygamberi hakkında söylemiş olduğu güzel sözleri hatırlattı. Sekiz yaşında iken hafız olduğunu söyledi.

Yetmedi Seyyit ve Şerif olduğunu haykırdı.

Atatürk'le İslam arasına veya Atatürk'le Müslüman arasına örülmüş, İngiliz duvarını yıkıp dağıttı. Şimdi İngiliz ajanları, bağırıp çağırıyorlar. "Haydar Baş ne diyor?" diye?

Elinin körü diyor!

Prof. Dr. Haydar Baş:  Amerikan Başkanı Obama'ya "Müslüman" demiyor. "Ya İstiklal ya ölüm" diyerek yedi düvele karşı savaşan ve bu devleti kurucusuna Müslüman diyor.

 Size, ne oluyor?

Seyyit ve Şerif olmayı, terör örgütü ile irtibatlı bazı ailelere bile yakıştırıyorsunuz da, niye Atatürk'e yakıştırmıyorsunuz?

O, İngiliz'le savaştığı için mi bunu yapıyorsunuz?

O, yok edilmiş bir devletin küllerinden, yeni bir devlet kurdu diye mi bu kadar kin sahibisiniz?

Sizleri Allah'a havale ediyoruz. Ama maskeniz düştü. Artık tertemiz beyinlere fitneler ekemeyeceksiniz. Attığınız iftiralar, uluslar arası bağlarınızı deşifre edecek.

Yenildiniz, kabul edin!

Yenildiniz kabul edin!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön