Yüküyle övünen Katır

Katır binek hayvanlar içerisinde çok farklı bir hayvandır. Köy veya yayla hayatı olmayanlar, çok bilmezler. Hele şehirde yaşayan yeni nesil, hiç bilmez.O nedenle Katır'ı yazmaya karar verdim!Gazete binamızın önünde Müslim Karabacak Bey'in araç camında "bu merkep satılıktır" yazısına dikkatlice bakan üniversiteli bir genç, bana "abi merkep ne demek" diye sorduğunda şaşırıp kalmıştım. Anladım ki delikanlı, merkebin eşek olduğunu bilmiyor.Dolayısıyla, katırı hiç bilmez!Katır ne at, ne eşek…İkisinin ortası bir hayvandır.Eşekten iri, at kadar boyu var ama buna mukabil, eşekten hızlı ve attan yavaştır. Ayrıca attan ve eşekten fazla yük taşırlar. Babası eşek, anası at olan melez bir hayvan.Yani eşek gibi saf bir "eşeoğlu eşek" değil, sadece eşek babalıdır. Dayılarının at olmasıyla çok övünürler ama?Eşeğe sormuşlar;-Baban kim? -Dayım at, demiş!Öyle işte?Katırlar, yayla ve köy işleri için vazgeçilmez bir hayvanmış eskiden?Hatta en önemli mühimmat taşıyıcılarıymış savaşlarda?İngiliz katırlarının, bu konuda çok meşhur oldukları söylenir. İngiliz'in bilumum savaş malzemeleri, planları ve hedefleri hep bu katırların sırtlarındaydı. İngilizler; Ortadoğu'daki ajanlık faaliyetlerindeki birikimlerini, 1940 tarihinde ABD ile yaptıkları bir anlaşmayla bu ülkeye teslim ettiler.Tabi İngiliz'in yükünü çekmiş, katırları da?Katırların emeklisi de olmuyor. Yaşlanınca, kafayı iyice bozuyorlar. Beyinleri sulanıyor galiba?Bizim köyde, ne kadar doğru bilmiyorum ama yaşlı katır, at ve eşekleri çocuklardan uzak bir yere götürüp, kafalarına sıkarlardı. Çünkü bunlardan ne kurban olur ne kavurma?Yaşlanınca efendilerinin sırtlarına yükledikleri yüklerle övünürler. "Sırtımdaki bu yük var ya, şu kadar kıymetli" deyip dururlar. Hâlbuki eşek babalı ne anlar, sırtındaki yükün, bir İngiliz yükü olduğunu?Babası eşek, kendi Katır?İnsanın bu Katır'a şöyle seslenesi geliyor:Ah Katır ah!Sana ne diyeyim ki?Övündüğün yük, Müslümanlar için kan ve gözyaşı oldu.Vah eşek babalı vah?"Baban eşek olmasaydı, belki sen böyle olmazdın"  diyeceğim ama öyle değil. Sülalen eşek?Benim bildiğim katırlar hem anırmaz hem kişnemez. Sen hem anırıyor, hem kişniyorsun?Neyse?Aklıma yüküyle övünen bir katır hikâyesi geldi."İki katır yürüyormuş yan yana, biri yulaf yüklüymüş, biri para. Köylülerden tuz vergisi toplamışlar, koca bir heybe dolusu para?Para yüklü katırda bir çalım bir çalım sormayın, başı havalarda? Boynunda çıngırak şıngır mıngır, sanırsınız bütün paralar onun, zengin havalarında  sağa sola çalım yapıyor.Bu böyle sürüp giderken, eşkıyalar yollarını kesmiş birdenbire; kendine zengin havası veren o katırın üstüne çullanmışlar tabi. Yakalamışlar durdurmuşlar. Katır savunmaya başlamış paraları ama eşkilardan iyi bir sopa yemiş.Sonra akıllanmış, dert yanmış sağa sola:- Ben böyle mi olacaktım, demiş. Yulaf yüklü katıra bakıp iç geçirmiş. Ona bir fiske bile vurulmasın, ben böyle sürükleneyim yerlerde. Yulaf yüklü katır, arkadaşının sırtını sıvazlamış:- Yüksek işler, iyilik getirmez her zaman; yulaf taşımakla kalsaydın benim gibi, başına bu bela gelmezdi."Ya işte, Katır aklı… "Yüksek iş" diye öyle her BOP'u sırtlamamak gerek!

Yüküyle övünen Katır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön