Dünya Türk baharına gebedir

Bugün ülkemizin içinde bulunduğu durum insanımız tarafından iç açıcı olarak görülmüyor. Bu, rant ekonomisinden beslenen kesim hariç tutulduğunda hemen hemen nüfusun tamamı tarafından kabul görülen bir gerçektir. Nüfusun yaklaşık yüzde doksan beşinin böyle düşündüğü kanaatindeyim.

Madem böyle ise neden yüzde elli bu iktidara oy çıktı gibi bir soru akla gelebilir. Bu iktidar vatandaş için çare olarak sunuldu ve “başka kim var ki?” yalanı ile rüzgârı Atlantik’ten pompalandı. Bu artık bilinen bir gerçek…

Tıpkı Mısır’a, Libya’ya, Yemen’e pompalanan “Arap Baharı” gibi… Bugün hem Mısırlı, hem Libyalı hem de bu yalan rüzgârına ta başından beri inanmayan Suriyeli bunun bir işgal oyunu olduğunu görmüştür.

Ülkemizde ise açılan kiliseler, artan işsizlik ve terör, ülkemize konuşlandırılan patriotlar, Suriye’nin içişlerine Amerika ve İsrail adına müdahale ve terörle müzakere eylemleri, iktidara karşı halkta büyük bir kuşku oluşturmuştur. Bu kuşku öylesine derinden yayılıyor ki sahile vurduğunda iktidarın esamisi kalmaz.

İşte bunu da hesaba katan “Batının eşik süpürgecileri” neyi, nereye kadar süpüreceğini iyi hesap etmişlerdir. Bu nedenle insanımız çok yakın bir zamanda, (yani yumurtanın ağza geldiği anda) yumuşak atın çiftesi gibi ani olarak AKP’ye milli bir çifte indirebilir. Krallık, başkanlık, cumhurbaşkanlığı gibi tüm hesaplar suya düşebilir.

Daha önce attan düşen Erdoğan, o zaman çifte yemediği için bu konuda tecrübe sahibi değil… Yani “bir rüzgârla gelen iktidar bir çifte ile gider” bundan şüphem yok. Sayın Başbakan için bu ölümden daha beter bir durum…

Erdoğan sonrasını hesap eden Atlantik ötesi bunu düşünerek sarı ve kırmızı Gül’lerini mutlaka yedekte tutuyordur. Ama bir de hiç hesaba katmadıkları gerçekler olabilir. Mesela İslam’ı tüm kurum ve kuruluşları ile yaşayan gerçek Müslüman ve Türk örneği, tam bağımsızlık hedefi, planı, projesi olan Prof. Dr. Haydar Baş gerçeği…

Ülkenin dört bir tarafını gezerek düzenlediği kurultaylarla Alevi-Sünni birliği oluşturan ve yediden yetmişe ülke insanını kucaklayan bir anlayışın sahibi olan Sayın Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi, Müslüman Türk’e batının biçtiği ölüm kefenini yırtabilir ve bütün ecnebi hesapları boşa çevirebilir.

Siyasi hesabı; ülkenin kurtuluşu, manevi hesabı; Allah’a hesap verme duygusu olan çağın alpereninin heybesinde Yunus’un hoşgörüsü, Mevlana’nın aşkı, Taptuk’un terbiye anlayışı, Hacı Bektaş’ın Türklüğü, Ahi Evran’ın ticari zekâsı, Ehl-i Beyt’in nefesi vardır.

Otuz yıldır insanımız O’nun “Çocuğun gerçek annesi” hüviyeti ile feryat ve figanını dinlemektedir. Bu feryat ve figan hep “Nemrut’un ateşinde yanan Türkiye” profilini önümüze koydu…

Onu anlamayıp önceleri abartılı bulan gönüller, ateşin sıcaklığını hissedince “Haydar Hoca doğru söylüyormuş… Biz kandırıldık, ülkemiz işgal ediliyor bu iktidar eliyle, her taraf kiliselerle doluyor. Gelmeden kiliseleri geldi… Çamlıca’ya cami aldatmadan başka bir şey değilmiş…” demeye başladılar.

Ancak artık Türkiye başta olmak üzere tüm İslam dünyasında “Türk rüzgârı” esecek ve seksen milyon nüfusu ile insanımızın üç yüz yıllık uykusu sona erecektir. İş ve aş sahibi olarak batıyı kendine hizmet ettirecek, yeniden efendi olacaktır. Çünkü artık bu milletin milli ekonomisi, milli ve sosyal devleti, artı Prof. Dr. Haydar Baş’ı vardır

Batının kahpe rüzgârı, Türk rüzgârını asla boğamayacaktır. Nereden eserse essin, gedik açılmıştır… Dünya Türk baharına gebedir.

Dünya Türk baharına gebedir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön