Keşke Simitçi Erdoğan olarak kalsaydı

Bir sivil toplum örgütü tarafından geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye davet edilen, Türk Milli Birlik Hareketi Genel başkanı, Makedonya Millet Vekili Erdoğan saraç, Isparta’da yaptığı bir konuşmada çok önemli mesajlar vermişti.

Aynen aktarıyorum:

“Biz Makedonya Türkleri olarak ancak İstanbul’a kadar gidiyorduk. Hiç Anadolu’ya uzanmamıştık. Aynı değerleri paylaşmak, geleneklerimizin göreneklerimizin aynı olduğunu görmek bizleri mutlu ediyor.

 Siz bizlere Evlad-ı Fatihan diyorsunuz. Bizleri Anadolu’dan Balkanlara Türklüğü yaymak ve İslam’ın bayraktarlığını yapmak için gönderdiniz. Bir dönem bizi unuttunuz.

 Öz be öz soydaşlarınız abluka altındaydı. İrtibat kuramıyorduk. Biz dedelerimizin emanetlerini korumak için vatan bildiğimiz topraklarda ayakta kalmak için mücadele veriyoruz.

 Biz Müslüman’ız, oradaki mücadelemiz Türk kalabilmek. Türkiye, bizim Anavatanımızdır.”

Ne acıdır ki, Makedonya’nın Türk asıllı millet Vekilinin “Anavatan” dediği ülkemiz, şuanda “Türk’ten Öcalanların” ameliyat masasında…

Makedonya’nın Türk milletvekili, bir zamanlar Osmanlı toprağı olan bu bölgede Türk kalabilmenin mücadelesini verirken, Dünya Türklerinin, hatta İslam âleminin anavatanı hükmünde olan Türkiye’de ise, Anayasa’dan Türk’ün adı çıkartılıyor.

Aslında Türk Anayasa’dan değil, Anadolu coğrafyasından çıkartılıyor.

Türklük ayaklar altına alındı ve Türklüğe hakaret suç olmaktan çıkartıldı. İki Erdoğan’dan birisi Türk kalma mücadelesi verirken, diğeri Türklüğü ayaklar altına alıyor.

Birisi Makedonya’da Vekil, diğeri Türkiye’de Başvekil…

Birisi Vekil olarak Makedonya’da, Türk kalabilmenin mücadelesini verirken, diğeri “Türk milleti” demekten utanıyor.

Türk kalabilmek, Türk’ün vatanında bile ciddi bir mücadeleyi gerektiriyor artık. “Hepsi Türk olmayanlara” karşı…

“Öz yurdunda garip, öz vatanında parya” sözü, tam da bu günler için söylenmiş bir söz olsa gerek…

Türk’ün milli bayramları nerdeyse kutlanamıyor. Başvekil Erdoğan, milli bayramlara grip nedeni ile katılmıyormuş. Gerçekten gripse, bu geçici bir katılımsızlık olurdu, ama kanser ise durum farklı…

Allah korusun Başvekilimizi!

Türk’ün kültürü, inancı ve itikadı hızla değiştirilip dönüştürülmüş Yunus’un şiirleri sansürlenmiş. Din dersi kitaplarında Peygamber Kelime-i Tevhit’ten çıkartılmış. İslam’ın bütün kutsallarına Vaftiz suyu karıştırılmış.

Türk kalmak, Müslüman kalmakla mümkün…

Bunu çok iyi bildikleri için, Türk’ün İslam olmasına ve Müslüman olmasına sebep olan tüm değerler sulandırılmış. “Türk değiliz” şovları ile Müslüman değiliz demenin temellerini atılmıştır.

Almanya’da Türk kalma mücadelesi veren Türkler, bu sebeple Cami ve Mescitler açmışlardı. Türk kalmaya alerji duyanlar, burada da bu işe el koydular. “Sen hala Alman olmadın mı?” yazılarını mescitlerin kapılarına astılar.

Sık sık bu ülkede yaşayan Türklere “Almanya’ya entegre olun” nasihatleri yapanlar  “Türk olarak kalmayın, Alman olun” demek istemiyorsa, ne demek istiyor?

Almanya’da Türklere “Entegre olun” diyenler, ne hikmetse Türkiye’de “ Ermeni olun, Kürt olun, Boşnak olun, Arnavut olun, Laz olun, …Ama sakın Türk olmayın” diyorlar.

Cami, Mescit ve Cem evi; Türk kalma mücadelesinin verildiği özel mekânlardır. Ülkemizde kırk bin kilise açılmasına önayak olanlar, Cemevi’ni ibadet hane saymayıp buna mukabil, Kilise ve Havra’lara ibadethane diyenler, bunları Türk kalma mücadelesine karşı yapmıyorlarsa ne için yapıyorlar?

Keşke bizim Başvekil Erdoğan’da, Vekil Erdoğan gibi Türk kalma mücadelesi veren bir şahsiyet olsaydı. Böyle bir mücadelenin adamı olsaydı, Başvekil olması bu kadar kolay olmazdı. Basın onu görmezdi bile…

Belki de, halen “Simitçi Erdoğan” olarak kalacaktı. Şimdi babalar gibi sattıkları köprülerin üstlerinde bizlere “Simitçi” diye seslenecekti. Kader! …

Başvekil Erdoğan’ın “Keşke Simitçi Erdoğan olarak kalsaydım” diyeceği günler olabilir mi? Onu bilmem ama biz diyoruz. Bence onun da diyeceği günler olacak…

Keşke Simitçi Erdoğan olarak kalsaydı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön