Ey Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı!

Sayın Başbakan her zaman olduğu gibi din ve iman konularını politikalarına öyle malzeme yapıyor ki, hem de “bir Allah kuruşuna kadar…”

Efendim kendisine Allah soracakmış: “Ey Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Esat tarafından kadın, çoluk, çocukların öldürülmesine neden ses çıkarmadın?” diye…

Başbakan öbür dünyayı Beyaz Saray’la karıştırtırmış olmalı! Ya da BOP Sarayı ile… Dünyada Başbakan ahrette de Başbakan olacağını mı düşünüyor? Kılıçdar’ın dediği gibi…

Nereden biliyor kendilerine böyle hitap edileceğini?

Üstelik Başbakan ahirete gidene kadar, ortada Cumhuriyet filan kalmaz bu gidişle…

Başbakan ahireti Beyaz Saray’la, inandığı tanrıyı da Obama ile karıştırıyor olabilir mi?

Bilemeyiz ancak Obama sorgu sual sorarsa şöyle sormuş olabilir:

 “Ey Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı! Sen bana yetmiş iki saat içerisinde Esat’ı ikna edeceğine söz verdin. İkna edemedin… Sonra Türkiye olarak onu alaşağı edebileceğini söyledin, onu da beceremedin.

Katılım ortağı riskler üstlenilen bir ortaklıktır. Stratejik ortaklığa hiç benzemez. Müslümanların tepkisini çekmemek için beni kullanın İsrail ve siz uzakta durun ve bana güvenin. Esat’ı devrilmiş bilin dedin. Ancak Esat sapasağlam yerinde, sen sallanıyorsun. Düşersen karışmam…”

Tabi yürüyen politikalara ve dış basında çıkan yorumlara dayanarak Obama’nın böyle sorular soracağını tahmin ediyorum. Yoksa biz bilemeyiz.

Ancak ahirette Allah’ın Başbakan’a ne soracağına ve nasıl hitap edeceği konusuna gelecek olursak… Ölen her insana ve özellikle Başbakan’a melekleri vasıtasıyla şöyle sorular yöneltileceğini tahmin ederiz.

Tabi yanında olmayacağız, keşke olsak… Ama hitap olarak öyle Başbakan filan diye bir sesleniş olmaz.

Çünkü Başbakanlık dâhil bütün etiketler daha mezara girmeden bırakılır. Görünen o Başbakanımız bu etiketle mezara girmek istiyor! Oraya makam mevki ile girilmez. Hatta gemiciklerle bile… Kendilerinin vaaz buyurdukları gibi “iki metrelik çukur” zaten!…

Neyse… Allah’ın meleği şöyle sorabilir:

“Ahmet oğlu Recep! Rabbin kim?”

Tabi dünyada en çok kimden korkmuş ve kimin emir ve talimatlarını dikkate almışsa onun adını zikredecek. Onu kendileri bilir biz bir şey diyemeyiz!

Allah’ın meleği tekrar sorar: “Ahmet oğlu Recep! Dinin nedir?” diye…

Kul din olarak sadece İslam’ı biliyor ve ona inanıyorsa “dinim İslam” diyebilir. Ancak dinler arası diyalog fitnesi ile itikadı bozulmuş, inancı zayıflamış ve “tek Hak din İslam” inancı yerine “Üç ya da dört din gelmişse” işler kesat!

Hem “dinim İslam” demek öyle kolay değil. Bunca kilise aç tekbirlerle, Of’ta konuşma yap “Hak din dört tane” diye… Sonra “iki metrelik çukurda” ise “dinim İslam” de vallahi bu çok zor benden söylemesi…

Melek soru sormaya devam eder, bu sefer “Peygamberin kim?” diye sorar. “Peygamberim Hz Muhammed(s.a.a.) diyebilmek için O’na hakaret edenin NATO Genel Sekreteri olmasında imzanın olmaması gerekir.

“Kıblen neresidir?” sorusuna doğru cevap verebilmek için yönünüzün kesinlikle Beyaz Saray olmaması gerekir. Yani beş vakit namazda Kâbe’ye dönüp diğer zamanlarda Brüksel veya Washington’a dönersek asla “kıblem Kâbe” diyemeyiz. Bunu da âcizane dikkatlerine arz ederim!

Ayrıca “Neden Allah’ın hükümleri ile hükmetmediniz?” diye bir soru yönetici olduğu için Başbakan’a sorulur. Hele AB ve ABD hükümleri ile hükmedenler için bu sorunun cevabını vermek çok zor.

“Müslümanların safında değil de Yahudi ve Hıristiyanların safında Esat’ı bahane ederek katilleri neden desteklediniz?

Neden insanların gözünde ‘Fırat kenarında bir kurt koyunu yerse ilahi adalet onu bizden sorar’ edebiyatı yapıp, sonra da Müslümanları Küresel Kurtlara servis ettiniz?” diye sorabilir.

Meleklerin Başbakan’a “Ahmet oğlu Recep” diye soracağı daha çok soruları olacaktır ama bizim köşe buna yetmez. Hele Başbakan’a sorulacak hesap için dünyanın hiçbir köşesi yetmez! 

Ey Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön