Güneşler sunan lider

Bağımsız Türkiye Partisi'nin geçen Pazar günün 5. Olağan Kongresi yapıldı. Böyle bir kongre görülmüş, duyulmuş gibi değil… Adeta o salonda yok, yoktu. Yani Türk milletinin kendisi vardı.Sadece Türk milleti yoktu. Türk milletinin sahipleri ve maneviyat üstatları da vardı. Hünkâr Hacı Bektaş'ın torunu Arife Anamız şeref konuğuydu…Alevi dedeleri, Sünnilerle el ele… Sünniler, Alevi dedeleri ile birlikte tam bir kardeşlik içerisindeydi. Herkesin yüzü gülüyor ve bütün katılımcılar Ehl-i Beyt ırmağından kana kana içiyorlardı. Hem de Küresel şeytanları çatlatırcasına…"Alevilerle-Sünnileri birbirine düşürüp, biz işimize bakalım" diyen ABD Başkan yardımcısının adeta çatır, çatır çatladığını duydum ve hissettim. Evlere çarpı atmışlardı, neredeyse Alevi-Sünni çatışması çıktı, çıkacak diye ümitlenmişlerdi ki, önlerine Baş Türk bir çığ gibi düştü…Ayrılığa, gayrılığa giden bütün yolları kesti. Kan emici vampirlerin hesaplarını bozdu. Oysaki ne cübbeli ve sarıklılar bulmuş, kullanmışlardı. Ne ağlayan ve gülen hocalar, sürmüşlerdi bu işin içine…Neyse ki Sünni ve Şii'nin İslam ağacının iki kolu olduğu gerçeği Baş Hoca'dan öğrenildi. Bu birlikten rahatsız olanlar ise Papazlarla yatıp, kalkıp "Şiilere ölüm" naraları atmaktalar. Bu birliğin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş kurultayda tam bir zafer havası içindeydi.Nasıl olmasın ki…Elli bin Başbakanlığa değişmem dediği "Kapitalizmin çöpe atıldığı gün olan Duma çıkarması" ne ise bu Kurultay da böyle bir tarihi güne şahitlik etmiştir. Alevi'nin, Sünni ile kardeş olması Bağımsız Türkiye sevdası tam anlamıyla perçinleşmiştir.Onun en mutlu günüydü…Alevi ve Sünniler hep birlikte "dağ başını duman almış" marşını söylediler. Aynı anda "Sabahın seher vaktinde Ali'yi gördüm Ali'yi" ilahisini söylediler. Gerçekten Ali'yi görenler bile olmuş… Zaman perdesini delerek Ali diyenler, O'nun lütuf ırmağından tatmışlar.Baş Türk, Arife Ana'nın yanında Ehlibeyt'in has evladı olarak nurlar saçıyordu. Acırım o insanlara ki bu insanın yüzüne baktığı halde gerçeği göremiyorlar. Dinlerarası Diyalog diye kâfirlerin peşinde fıldır, fıldır dolaşan nursuzlara hoca deyip yapışıyorlar da, Amerika'nın Şii-Sünni ayırımı karşısında çelikten duvar ören bu insanı göremiyorlar.İbn-i Mülcem Hz. Ali'ye nasıl bakmışsa bunlar da öyle bakıyorlar galiba… İbn-i Mülcem'den, Ali'yi anlamasını elbet bekleyemeyiz. Zehirli hançerini kınına sokup, İmam Ali'ye merhamet etmesini de bekleyemezdik. Çünkü birisi İbn-i Mülcem, diğeri Haydar-ı Kerrar… Herkes görevini yapacak…Bu Kurultay bir parti kurultayı değildi… Bu kurultay bin yıllık fitne tohumlarının, sökülüp atıldığı bir kardeşlik şöleniydi. Müslümanların zayıf karnının yarılarak Ehl-i Beyt nuruyla yıkandığı, Küresel şeytanların nasibinin kesilip atıldığı temizlenme hadisesidir.Türk milletinin ilk defa kendi ölçüleriyle gerçek siyaset yapacağı milli bir partidir, Bağımsız Türkiye partisi…Amerika ve İsrail'e sözler vermek yerine, Millete sözler veren ve bu sözleri noter tasdiki ile dünyaya deklare eden, gittiği yoldan ve Milli Ekonomi Modelinden bu kadar emin olan bir lideri milletimiz ilk defa görüyor.Bir bardak su isteyen milletin, ayağına okyanusları getiren ve bir ampul ışığına razı olan millete, güneşler sunan lider. Elbette halkta biraz şaşkınlık ve biraz duraksama dönemi olacaktı. Kaybettiğimiz on bir yılın özelliği buydu…Artık yüz binler Bağımsız Türkiye Partisi'ne koşuyor. Bu kurultay bunun canlı örneğiydi. Milletimize kutluolsun… 

Güneşler sunan lider

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön