Çocukken anlamazdık, hatırlıyorum. Ölümü kaçınılmaz görünen yaşlı hastaların yatakları, yüzleri kıbleye gelecek şekilde ayarlanırdı. Büyüyünce öğrendik ki, normalde herkesin bu ayara dikkat etmesi gerekirmiş. Bu hassasiyetler galiba eskide kaldı.Baksanıza; on iki yıldır Allah, din diyen bir iktidarın yüzünü, Beyazsaray'dan ve Brüksel'den çeviremedik. O kadar yazdık ve o kadar konuştuk ki, dillerimizde tüy bitti. Kalemlerimizde mürekkep kalmadı. Allah diyorlar ama yanlış iş yapıyorlar. Çünkü kıbleleri yanlış? Namazın bile ilk şartı, kıbleye dönmektir.Kıble deyip geçmemek lazım? Yönünüzü şaşırdınız mı, tüm doğrulara sırtınız dönük olur.Millete, hakka ve hakikate sırt çevirirsiniz. Milli olan her şeye alerji duyar, kırmızı görmüş boğa gibi saldırırsınız. Sözümüz meclisten dışarı!Bu iktidar hasta, belli!Her tarafını "virüs" sarmış!Bu gidişle, ölecek!Öyle görünüyor ki, ölürken bile kıbleye dönmeyecek. Sonunda murdar olup gidecek. Siyaseten tabi?Şahısları kastedemiyoruz!Yanlış anlaşılmasın. "Siyaseten ölmek ve murdar olmak mümkün mü?" demeyin?Mümkün.Siyasi doğumlara inanıyoruz da, ölümlere ve murdar olmaya niye inanmıyoruz. Hele hele Atlantik'te doğmuş, doğumundan bugüne, 'virüsler'e maruz kalmış 'Paralel Sızmalar'ın odağı olmuş, sık sık da 'böcek'lenip hastalanmışsa, çok yaşamaz!Ben diyeyim bir, siz deyin iki yıl!"Allah uzun ömürler versin" diyemeyeceğim. Çünkü iktidara uzun ömür dileyecek kadar, dinden imandan çıkmadım. Milli şuurumu ve aklımı yitirmedim.İktidarın hasta olduğunu söyledik, " peki belirtileri nedir?" diyenleriniz olabilir.Belirtileri çok ama biz, sondan başlayarak sadece bir iki tanesini konuşalım.Mesela ekonomi?Ekonomi deyip geçmeyelim. Vadesi dolmuş bir iktidar, fırlatılan bir kasa veya kitapla yok olup gidebilir. Atlantik'ten yola çıkmışsa yenisi, bu son kaçınılmaz!Son birkaç gün içinde, bu ülkede yaşayan herkes yüzde otuz fakirleşti. Bunu şimdi hissetmeyen uyuşmuşlar olabilir. Doların ateşi düşmüyor. Doların yükselişini, faize sarılarak durdurmaya çalıştılar olmadı. 'Denize düşen, yılana sarılır' hesabı? Güya faize karşıydılar. Karşı oldukları için, bankaların Türkiye'de güçlenmesiyle gurur duydular. "Ekonomi çok iyi? Çünkü Türkiye'de bankalar batmadı" diyorlardı. Milletin battığını hiç görmediler tabi. Millet bankalara çalıştı, niye batsınlar ki?Hepsi laftı tabi? Lafla ekonomi gemisi yürümedi. Papaz Maltus ekonomisinin 'Faiz-Borsa-Döviz Üçlemesi' arasında milletle top gibi oynadılar. Meydanlarda "Faiz Lobisi" diye çaka sattılar. Şimdi "kurtar bizi faiz" diye bağırıyorlar. Bu kadar çelişki ancak hasta bir iktidarda olur. Sadece bu kadar mı?Elbette hayır.Suriye konusu baştanbaşa çelişki ve tuzaklarla dolu. Halen gittikleri yanlış yolda dönmemekte ısrarlılar. "Esad halkına zulmediyor" yalanıyla, ABD taleplerini allayıp pullayarak millete yedirdiler. Suriye, neredeyse üçe bölündü. "Esad gitsin" diye, ne kadar küresel terörist varsa hepsine arka çıktılar.Oysa ABD'ye verdikleri söz Suriye'ye bizzat girmekti. Onu yiyemediler, teröristlere verdikleri destekle ABD'yi razı edeceklerini düşündüler. Asıl hedefin Türkiye olduğunu göremediler veya görmezden geldiler. Şayet Suriye'ye girseydik, Türkiye'yi işgale bahane sayacaklardı. Saddam'ın Kuveyt'e girmesi gibi?İyi ki beceremediler, iyi ki giremediler. Ama ABD'den kurtuluş var mı?Bu defa "el Kaide'yi desteklediniz" diye suçlayacaklar. Hükümet buradan vurulacağını halen görmüyor. Suriye'ye Tır'lamaya, meydanlarda zırlamaya(aşırı bağırmaya) devam ediyor. MOSSAD Generali, Türkiye'de el Kaide üsleri olduğunu iddia ederek, nokta vuruşu yaptı ve yerlerini açıkladı. Şimdi tüm bunları görmeyen iktidar, hasta değil de nedir? Ne yaptıysa batı için yaptı, yine de memnun edemedi. Ne istediler de iktidar yapmadı? Tüm bu gelişmelere rağmen, iktidar öleceğini görmüyor mu? Görüyorsa, neden kıbleye dönmüyor?
İktidar ölürken bile kıbleye dönmüyor!