Siz sizde olun, dört parmaklılarla tartışmayın!Neden diyeceksiniz?Çünkü ölçüleri yok. Tutarsızlar! Cahil ve de dönekler!Bi dedikleri, bi dediklerini tutmaz! Yıllık değil, haftalık dönüyorlar artık! Hatta günlük dönenleri var. Saat başı dönenleri bile?Eskiden sağ veya sol cenahta olan insanlar, birbirlerini döneklikle suçlarlardı. Mesela solcu iken Liberal olanlara,"liboşçu" denilirdi. Sol görüşlü iken milliyetçi eğilime girenlere ise "faşo" diye laf atılırdı.Yeni tür "dönekliğe" akıl sır ermiyor. İsim dahi konulamıyor. Bir tür döneklik mi yoksa yeni bir siyaset veya "dini" anlayış mı, onu da bilmiyoruz.* * * Bayram ziyaretlerinde neler gördük neler!Bayramların hep güzelliklerinden bahseder dururuz. Ancak görmek istemediğimiz tiplerle, zorunlu oturmak zorunda kaldıklarımızdan, kimse bahsetmez. Türlü türlü odunlara, kazma ve saplara, bayram diye katlanırız!Eskiden birlikte, referandumun "hayır" cephesinde bulunan bizlere laf atanlar, bu bayram birbirlerini yediler. Bende bi güzel seyrettim. İkram edilen çayımı yudumlayarak… Eskiden, birlikte "akçı"ydılar şimdi biri yine "akçı", diğeri cemaatçi olmuş.İkisinin atışmalarında ilginç kareler oluştu. Biri ötekini diyalogculukla suçlarken diğeri "siz kırk bin kilise açtınız" diye cevabı yapıştırıyor. "Kiliseleri bizlere siz açtırdınız" diye savunmaya karşılık cemaatçi "kanmasaydınız aklınız yok muydu?" diye cevaplıyor. Akçı "siz Papa ile görüşüp, papazlarla iftarlar ediyorsunuz" dediğinde cemaatçi "sizin lideriniz papaz cübbesi bile giyeceğini söylemişti. Papa'yı uçağın kapısında karşıladı" dedi. Dikkatimi çekti, birbirlerini suçladıkları konularda iki tarafta suçlu. "Tencere dibin kara, seninki benimkinden kara" misali?"Biz örgüt isek sizler örgütü sırtında taşımaktan suçlusunuz" denmişti ki ben kalktım. "Efendi! Sen bir şey söylemedin?" çıkışına karşılık, Allah iki tarafı da bildiği gibi yapsın cevabım, tam oturdu. Oysa her ikisiyle de defalarca konuştuğumu hatırlıyorum. Allah'tır bu? Nasılda birlikte koştukları yolda, birbirlerini yiyorlardı.* * * Metrobüs'e bindim!Kazma her yerde!Metrobüs'ün arkasında yüksekçe duran bir bölüm var. Dört ya da beş kişi oturabiliyor. Eskiden köylerde bulunan Seki'leri andırıyor. Orada oturanlar, Metrobüs'ün diğer tarafında olup bitenden habersiz olur. Tek başıma oturuyordum sonra, orta yaşlı iki bayan ve iki erkekten oluşan dörtlü bir grup gelip, bu bölüme oturdu.Oturur oturmaz başladılar konuşmaya? Propaganist oldukları her hallerinden belliydi. İçlerinden biri "on yıl önce böyle bir şey var mıydı?" diye Metrobüs hizmetini övdü. Bir diğeri "Tayyip'e vermeyip de kime vereceğiz" diyerek ilk oltayı attı. Baktı takılan balık yok!Dayanamayıp bana sordu "sence de öyle değil mi? Madem bu bölümde oturuyoruz, biraz konuşalım" diyerek, ortama dört parmağını birden soktu. "Hiç konuşmayalım, biz anlaşamayız" dedim. "Neden?" deyince?Ben "yolsuzluk" diyeceğim sen "köprü" diyeceksin. Ben "eritme ve sıfırlama" diyeceğim sen "tünel" diyeceksin. Hukuksuzluk ve adaletsizlik diyeceğim sen "Adalet Ve Kalkınma" diyeceksin dedim. Biraz sustuktan sonra "iyi de başka kim var?" dedi Ben de, Sayın İhsanoğlu var dedim. "İsrail- Filistin" demeye başlamıştı ki, lideriniz Yahudi ödülünü teslim ederken çok zorlandı mı diye sordum. Yine sustu. Ancak susmayı kabullenecek biri değildi. "Ne yani, şimdi ülkede açılan bu kadar tünelin sana göre hiç mi bir önemi yok?" diye tekrar sordu. Ben, bizim köyün farelerinden daha iyi tünelci tanımam diyince dört parmağını bir daha kaldırmamak üzere cebine soktu!
Bizim köyün farelerinden daha iyi tünelci tanımam!