Ülkemiz uçurumun kenarında
İnsanımız birlik beraberliğini kaybetmiş, suni tartışmalar içerisinde oyalanmakta, dini ve milli değerleri aşındırılmış, dönüştürülmüş ve başkalaştırılmıştır.
İktidar sahipleri bölücülerin taleplerini meclise kadar taşımış ve müzakere etmekte Ordunun eli kolu bağlanmış, siyasetin dışına çekilmesi yalanıyla adeta, teslim alınmıştır.
Komutanları sudan bahanelerle, hapislere atılmış ve büyük bir hesaplaşmanın kurbanı yapılmıştır. Altı yüz bin kişilik bir kuvvet, demokrasi numaralarıyla çuvallanmış ve iş göremez hale getirilmiştir.
Bunun ilk işaret fişeği Kuzey Irakta atılmıştı. Amerikanın kuruluş yıldönümüne rastlayan 4 Temmuz 2004 gecesi, birlikte çay içme yalanı ile Amerikan askerleri Türk askeri karargâhına girmişlerdi. Askerlerimiz kendilerine misafir olan Amerikalılara, çay ikram ederken teslim alınıp, başlarına çuval geçirilmişti.
Eğer o günü her şeye rağmen askerlerimiz vatan sağ olsun diyerek orada ölmeyi seçmiş olsalardı. Bugün bu başımıza gelenlerin hiç birisi olmayacaktı. Yani bugün askerle hesaplaşma ve PKK ile helalleşme dönemini yaşamayacaktık. Askerin sıfırla çarpılmasını ve PKK ile eşitlenmesini de
Bugün terör örgütü aklaştı. Nerdeyse ülkenin silahlı unsuru haline geldi. Yaptıkları yanlarına kar kalarak, sınır ötesine çıkması Meclis kararı ile olacaktı ki, Apo ve Fidanların ortak kararıyla Esada karşı savaşmaya gönderildiler!
Adeta ülkenin yeni silahlı gücü Satılmış basın ve yayın organlarınca terör örgütü yerine Silahlı unsurlar denilmesi oldukça dikkat çekici PKK yarın bir gün biz bu ülkenin silahlı gücü olarak Suriyede savaştık derse hiç şaşmayalım.
İktidar, TSKyı Esada karşı savaştırmayı düşündü ama halkın yoğun tepkisini göze alamadı.
Bunun yerine şimdi PKKyı göndermiş görünüyor.
Askerlere iftira atarlarken fısıltı gazetelerinde en çok dillendirdikleri bunlar PKK ile işbirliği yapıyorlar yalanıydı.
Şimdi kimler işbirliği yapıyor, dünya görüyor artık
Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner
Sırtlarını dayadıkları Atlantikten gün gelir hesap dönerse, bu gün içerde olanlarla yer değiştirirler.
Asker milleti koruyan ve kollayan zırhtı. Bugün bu zırh delinmiştir. Millet artık korumasız sürü halini almış ve Aponun düdüğü ile sağa sola sürülmek istenmektedir.
Geldiğimiz bu noktada, bir düşünmemiz ve yaşadıklarımızı hatırlamamız gerekiyor.
Askere dün demokrat değil diye saldıranlarla, dindar değil diye saldıranların bugün Öcalan safında birleştiği bir gerçek artık. Bu sebeple Apoyu nurcu ve sayın yaptılar.
Dertleri ne askerin dindar olması ne de demokrat olmasıydı.
Bu işin kılıfıydı
Dertleri ve hedefleri, Türkiye Cumhuriyeti devletiydi.
Bugün halen, Haçlının elinde oyuncak gibi kendi devletleri aleyhinde kullanıldığının farkında olmayan sarıklı-sarıksız, takkeli-takkesiz zangoçlar yığını mevcut.
Askeri dindar veya demokrat yaptıklarını sanıyorlar.
Oysa gemiyi deldiklerinin farkında değiller.
O kadar akıl bunlarda ne arar?
Olsaydı zaten kullanılmazlardı.
Hâlbuki askerin görevi, ne dindar olmak ne de demokrat olmaktır. Onun görevi vatanı müdafaa etmektir.
Bugün vatanı müdafaa görevini yaptığı söylenemez.
Suçlamıyorum
Çuval içindeki ordu ne yapabilir?