İyi dönmeler!

Zaman zaman çocukluğum gelir, gözlerimin önüne…Herkes gibi…Gezdiğimiz mekânlar, oynadığımız oyunlar…Hatta yediklerimiz ve içtiklerimiz dahi…Birer film şeridi gibi gelip, geçer gözlerimizin önünden…O gün hayat şartları bu günlerden bile zordu belki…Ama yine de bu günkü insanlardan daha mutluydular. Akşam yanan bir ocak başına büyüklerimiz toplanıp konuşurlardı saatlerce; ekinden, tarladan, yayladan, obadan…Tabi bu benim çocukluğumda yaşadıklarım. Sizlerin daha farklı ve daha değişiktir. Çünkü bir çiftçi ve köylü ailesinin çocuğu böyle şeyler dinler. Memur veya esnaf çocuğu olanların daha farklıdır. Şüphesiz…Son baharda ekinlerin harman vakti olunca biz çocukların keyfine diyecek yoktu. O zamanlar şimdiki gibi Traktör ve Patoz denilen tarım araçlarını bulmak ne mümkün… Buğday veya Fasulye ekilmişse tarlaya, derme işlemi bittikten sonra birkaç gün güneşte kuruması beklenir. Kurumuş buğday veya fasulye tarlanın ortasına yığılır ve iki adet öküze bağlı bir Gem, harman üzerinde daire çizerek gezdirilirdi. Tabi gem’in üzerine de, biz çocuklar bindirilirdik.Öküzler akşama kadar dönüp dururlardı, bu gem’leri çekerek. En az bir gün akşama kadar bu işlem devam ederdi. Sonra rüzgâr beklenirdi…Rüzgâr esmeye başlayınca insanlar yabalarla sap ve samanı birbirinden ayırmaya çalışılırlardı. Havaya, yaba ile fırlatılan fasulye veya buğday taneleri yere düşer saman ise uzağa rüzgâr tarafından uçurulurdu. Böylelikle saman ve taneler ayrılmış olurdu.Bazen Gem ile sürme işi biter ama günlerce rüzgâr beklenirdi. İnsanlar rüzgârı Allah’tan beklerdi. Şimdi ki bazı siyasiler gibi, böyle Atlantik’ten rüzgâr filan beklenmezdi… Atlantik’in rüzgârı hem kahpe olur hem nerden eseceği hiç belli olmaz!Sonraları harman da dönmesi için öküzler yerine Beygir kullanılmaya başlandı. Çünkü iki öküze verilen saman nere, bir beygire verilen saman nere…Ama ülkede şimdi ki gibi saman kıtlığı da yoktu o zamanlar. Üstelik de, öküz sayısı, şimdiye kıyasla azda sayılmazdı!Beygirler, öküzlerden daha hızlıydı ama dönme konusunda… Altında taştan dişleri olan Gem, öküz veya beygir tarafından daire çizerek döndürülünce dönmeye alışık olmayan gem üzerinde oturan çocukların başları döner, mideleri bulanırdı. Şimdi çok dönmelerine rağmen, başları dönmeyen, mideleri bulanmayan koca koca adamları, ekranlarda görünce aklım o günlere gitti öyle… Çocukken de merak ederdim “yahu bu öküzlerin ve beygirlerin nasıl olurda midesi bulanmaz ve başları dönmez” diye… Kendi kendime sorardım. Şimdi cevabını biliyorum. Bunlar hayvan ve dönmeye memurlar!Ha unutmadan söyleyeyim, dönen beygirlerin gözleri bağlanırdı. Böylelikle hayvancağız döndüğünü anlamıyor, sürekli dönmesine rağmen yol aldığını sanıyormuş. Oysa kendi ekseni etrafında döndüğünün hiç farkında değil… Ayrıca dönen develer de varmış. Tabi dönen develer, daha çok çöl bölgesinde… Yine bu hayvancağızların da gözleri bantlanıyormuş. Onlar da döndükleri halde yol alıp çölleri aştıklarını sanıyorlarmış. Oysa bir kuyunun başında dönüp durduklarının farkında bile değiller.Daire çizerek dönen öküzleri, beygirleri ve develeri merak eden yeni nesle tavsiyem, ekranlara baksınlar onlardan bu çağda oldukça yüklü sayıda göreceklerdir.Ancak bir farkla…Harman etrafında dönenleri göremeye bilirler. Ancak Amerika’nın ekseninde dönenleri, eminim onlar da fark edecekler. Yeniden “Kardeş Esad” günlerine geldiğimiz şu günlerde, kıvırarak ve tükürdüklerini yalayarak dönenlere iyi baksınlar. İyi dönmeler!

İyi dönmeler!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön