Yerin ve göğün direkleri…

Geçen Cumartesi günü, Elazığ'da Ömer Hüdai Baba Hazretlerinin Kövenk'deki türbesini ziyaret ettik. Prof. Dr. Haydar Baş hocamız Türbenin misafirhanesini hizmete açarken, yine muazzam bir açılış konuşması yaptılar.Ehl-i Beyt ve onların yolunda olan Allah dostlarının yerin ve göğün direkleri olduklarını anlattılar. Lokman suresinde Allah mealen "Biz dağları (denge için) birer kazık olarak çaktık" buyuruyor. Bu ayete çok derin manalar verdiler.Ehl- Beyt ve onların izinde giden Allah dostları meğer birer manevi dağlarmış. Denge için Allah'ın yeryüzündeki, çakılı kazıkları ve direkleriymiş. Gökler ve yerler bu direkler sayesinde bir düzen içerisinde… Şüphesiz ayetlerin zahiri manaları dışında, birde Bâtıni manaları varmış. Allah üstadımızın ömrünü uzun eylesin…"Yeryüzünde Salih bir kul kalmayıncaya kadar kıyamet kopmayacaktır" buyuran sevgili peygamberimiz de, bu gerçeği ifade buyurmuşlardır. Kıyametin kopmaması bu zatlardan bir veya bir kaçının aramızda ve hayatta olduğunu gösteriyor. İmanın ve İslam'ın nurundan mahrum kalmayan göz ve gönül sahipleri onları tanır ve görürler.Ama çul, çaput ya da şalvar cübbe içinde bunları arayanlar, çağdaş Yezit'lere veya Amerikan dervişlerine, "Allah dostu" diye yapışabilirler. Onlar şeytan dostu… Amerika ve İsrail taraftarı, BOP yolcusu, açılım bulaşığı, akil budalası…Kıyamete kadar Müslüman'ın; Allah ve Resulüne ermesi, onda yok olarak benliğini bulması ve Salih kul olması, mutlaka ama mutlaka "Ali kapısından" mümkündür. Başka alternatif kapı arayanlar, Yezit ve şeytanın kapısında kendilerini bulurlar. Beyazsaray, Brüksel ve BOP kapılarında olup, "rüya" ile erdiklerini söyleyenleri de unutmayalım.Kim Allah'ın dostu, kim şeytanın dostu bu gün o kadar ayan, beyan ki… Gözün açılmasına bile gerek yok. El yordamıyla dahi bunları tanımak mümkün… Çünkü koyunlarında, boyunlarında Haçlar mevcut.Neyse, şeytanın kapısındakilere nokta koyup, İmam Ali'nin kapısına geri dönelim. Yani bu kapıdan girerek, yere ve göğe direk olmuşlara dönelim. Feyz onlarda, huzur onlarda, hakikat onlarda…"Neden Amerika ve İsrail'e ya da 'Şeytanın Krallığına direk olanları' bu güzel gündem içinde, yer verdiniz?" diye kızanlarınız olabilir. Haklısınız ama elimde değil, ben bu Krallığı ve onun kapı kullarını taşlamadan bir türlü yapamıyorum.Hz. İsmail; Allah'a kurban edilmeğe babası tarafından götürüldüğü vakit, canının derdine düşeceğine, yolda şeytanı taşlamıştır. Bizde bu köşede bir terlik fırlatmışız çok mu?Hak verdiğiniz için teşekkür ederim!Ömer Hüdai Baba'nın yüzlerce kerameti mevcut, bunları bir başka zaman yazma sözünü vererek, aklıma gelen başka bir olayını yazmak istiyorum. Mübareği ziyarete gelen birkaç talebesi, köyün girişinde Kövenk köyünün köpekleri tarafından gece yarısı havlanarak sıkıştırılır.İşin hikmetinden o an haberi olmayanlar bu köpekleri taşlar ve bir tanesinin canını yakar. Dergâha vardıklarında, Ömer Baba hiç yüzlerine dahi bakmaz. Bir gün, iki gün derken,  değişen bir durum olmaz. Talebeler edep içersinde sormaya karar verirler.İçlerinden bir tanesi müsaade isteme bahanesiyle, "Efendim biz müsaadenizle dönmek istiyoruz ama bu arada hatamızı bilip düzeltmek için neden tavırlı olduğunuzu da öğrenmek isteriz" der.Ömer Hüdai Baba "Siz kim oluyorsunuz da benim köyümün köpeklerini taşlıyorsunuz?" diye tavrının nedenini açıklar.Ehl-i Beyt yolunda olmak, işte bu… Köyünün köpeğini dahi taşlamaya müsaade etmeyen bir anlayış. Öbür yandan Haçlı ile birlik olup, Müslümanları parçalayan Deccal anlayış…Değerlendirmeyi takdirlerinize bırakıyorum.

Yerin ve göğün direkleri…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön