ABD'nin Irak çıkarmasıyla yüz binlerce Müslüman'ın kanı akıtılmış, elli bin Müslüman kadının ırzına geçilmiş, yine yüz binlerce insan sakatlanmış, insanlar yersiz, yurtsuz aç biçare, çocuklar yetim kalmış; bundan sonrada Iraklıyı nelerin beklediği belli değil.AKP iktidarı meclis izin vermediği halde bu İşgale yardım etmiş, Irak'ı bombalayan uçakların İncirlik'ten kalkmasına izin vererek, yaralı işgal askerlerinin tedavisi başta olmak üzere her türlü lojistik desteği vermiş, stratejik ortaklığın tüm gereklerini en üst düzeyde sağlamıştır. Askerlerin mataralarında taşıdığı suyu dahi iktidar sağlamış, hatta Sayın Gül "ABD Iraktaki başarısını iktidarımıza borçludur" demiştir.Şu günlerde ise AKP iktidarı; başta İran olmak üzere tüm İslam dünyasını hedef tahtasına oturtan ABD'nin "Füze Kalkanı Projesi"ne ev sahipliği yapmayı kabullenmiş ve Türk toplumuna yedirme işini ise NATO kılıfıyla sağlamıştır. Tamamı Müslüman olan bu milletin Iraklı Müslümanların katledilmesine seyirci kalmasını, siyasilerin sinsi ikiyüzlü politikalarında aramak gerekir.Emevi siyaseti o günkü Müslümanları nasıl uyutmuş ise bugünkü siyaset de toplumu bu gün aynı şekilde uyutmuş, tepkisizleştirmiştir. Bugün Irak başta olmak üzere ülkemizin de içinde olduğu Müslüman ülkelerin parçalanması ve birbirine kırdırılma projeleri bir bir hayata geçiriliyor.İktidar taktığı din maskesiyle dolaşmaya devam ediyor Şebi Arus'tan girip Aşure'den çıkıyorlar. Gönül isterdi ki Aşura toplantısına katılan Sayın iktidara hiç olmasa Caferi kardeşlerimiz hesap sora. "Füze kalkanına evet diyenlerin burada ağlaması bizi kandıramaz, füze kalkanını kime kalkan yapıyorsunuz Ey iktidar!" deselerdi. Ama olmadı iktidar nimetleri başka bir şey…Sıffin savaşında Muaviye Hz.Ali'ye yenileceğini anlayınca şeytanca bir plan uyguladı; askerlerine kılıç ve mızrak uçlarına Kuran takmalarını emretti. Bunu gören Hz. Ali'nin askerlerinin büyük bir kısmı "biz Kuran'a karşı savaşmayız" diyerek Ali'ye itaatsizlik yaptılar ve Ali'yi Muaviye ile anlaşmaya mecbur ettiler.O gün kılıç, mızrak ucunda Ali'ye karşı kullanılan Kuran, bugün aynı zihniyetin temsilcileri tarafından kilise açılışlarında, toprakların satışında, kaynakların peşkeş çekilişinde, İsrail'e badigartlık yapmakta, zina yasasında, ülkenin parçalanmasında, azınlıklara yeni haklar vermekte, dinler arası diyalog yoluyla değişim dönüşüm işlerinde, kısaca tüm siyasi icraatlarda kullanılıyor.Yapılanları eleştirdiğiniz zaman tıpkı mızrak ucunda Kuran gibi size uzatılan Yezidi bir dinle karşılaşırsınız bu dinde Müslüman kanı akıtılır, Yahudi'ye kalkan olunur, domuz eti serbest edilir, zina suç olmaktan çıkarılır, Peygamberin torunu öldürülür, merkezi otoriteye(!) uyulur vs dün ve bugün her şey aynı.Hz. Hüseyin Efendimizi ve beraberindeki yetmiş iki kişiyi şehit edenler; sadece Yezit ve onun otuz bin askeri değildir, Hz. Hüseyin'in Yezit'e karşı açtığı bayrağı duyup da yanında yer almayan o günkü tüm Müslümanlardır. O günkü Müslümanların gerekçeleri neydi?"Yezit çok güçlü bu hareket başarısız olur, Yezit iktidarının sunduğu imkânları terk edemem, merkezi otoriteye karşı gelinmez, günahtır, hem zaten kalbimiz Hüseyin'le beraber" (tabi kılıçları Yezit'le beraber).Ne kadar tanıdık sözler.
Kalpleri Hüseyin'le(!) kılıçları Yezit'le beraber