Aklı almıyormuş, sanki aklı var da!

Geçen gece kanal değiştirirken, birkaç dakika bir programa takıldım. Programın konusu Peygamberimizin Miraç'ı?  Bir gece efendimizin Cebrail vasıtasıyla evinden alınarak, Mescid-i Aksa'ya getirilmesi ve oradan "Burak" isimli bir binite bindirilerek göğe çıkarılması, ardından Sitret-ül Münteha denilen sınıra getirilmesi, oradan da Burak ve Cebrail olmadan, "Refref" ile (aşk ile) Allah'ın huzuruna çıkarılması hadisesi?Konuşanlar iki ilahiyatçı?Bir konuşmayı dinlemeye, insanın yüzüne bakarak başlarsınız. Bir insanın yalan söyleyip söylemediğini veya doğru konuşup konuşmadığını, o yüze bakarak anlamanız mümkün. Konuşmasını henüz dinlemeden bile anlarsınız.Hatta hangi yüz sahibinin saçmalayıp saçmalamayacağını dahi o yüze bakarak tahmin edebilirsiniz. "Bu yüz yalan veya yanlış konuşmaz" diye o an karar verirsiniz. Veya tersi? "Bu yüz sahibi asla doğru konuşmaz" diye karar verirsiniz. Bu bir ön yargı veya peşin hüküm değil. Bu, Mü'minin anlama ferasetidir.Gerçi, öyle Mü'min de kalmadı ya?Adam gözünün içine sokarak çalıyor. Söylediği yalanlar saat başı çakışıyor. Ecnebiyle ittifakı öve öve bitiremiyor. Oturduğu koltuk Müslüman kanı üzerinde yüzüyor. Buna rağmen kendine "Mü'min" diyenler, "bir hikmet vardır" diyebiliyor. Bu da işin başka bir tarafı…Neyse?Bay ilahiyatçılar Miraç'ı konuşuyor ama Miraç'a inanmıyor. Biri nispeten çizgi dışına çıkmadı ama ötekinin ifadelerine "saçmaladı" kavramı az gelir. Kafası almıyormuş. Sanki kafa varda!Kaldı ki bazı olaylar, kafa ile değil iman ile anlaşılır. Adamda hem kafa yok hem iman? Zaten kafa alsa, o olaya "mucize" denmez. Adam Miraç olayının manevi bir yolculuk olduğunu iddia ediyor. Hatta rüyada bir yolculuk olabileceğini ima ediyor. Zaten kafaları karıştıran, akılları aciz bırakan kısmı bu yolculuğun "ruh ve ceset" olarak birlikte vuku bulmasıdır. Eğer yolculuk sadece ruh ile olsa bunu zaten kimse tartışmaz. Üstelik efendimiz döndükten sonra bu olayı, bugünkülerin sorguladığı gibi o günde sorgulayanlar olmuş. Mescidi Aksa'ya giderken bir kervanda su ve yiyecek ikram ediliyor. O kervanda bulunan herkes bu olayı tasdik ediyor.Bu olaya, o günlerde Ebucehil ve arkadaşları da inanmamışlardı. Ama tüm mü'minler firesiz inandılar. Çünkü "Mü'minler gayba inanırlar" (Bakara, 3)? Onlar profesör değil ama mü'mindiler. Profesör mü'min değil, profesyonel mü'minlerdi.Bay Profesör Amerika'nın aya çıkmasına rahat rahat inanıyor. Kafası bunu alıyor, aklı hiç karışmıyor. Ama Allah'ın ayetlerini kuluna göstermek isteyen, yüce kudret sahibinin kulu Muhammed'ini (s.a.v) bir gece evinden alıp, Mescid-i Aksa'ya oradan Sitret-ül Münteha'ya ve "refref" ile katına almasını anlamıyor.NATO kafa işte ne olacak!Bunlar İsa'nın babasız doğduğuna da inanmıyorlardır. Kafaları almadığı için Allah'a oğul isnat edenler var ya? En azından bunlar "biz Müslüman'ız" demiyorlar. Onlara söyleyecek sözümüz de, olamaz. "Leküm diynüküm?"Fakat bu beyler "mü'minim" diye ekranda kurulabiliyorlar. Biz değilsiniz demiyoruz ama baba mü'minin tarifini Allah yapıyor. Bunu sana bana bırakmamış ki?Prof. Dr. Haydar Baş Bey bir kandil sohbetinde, Miraç'ın kesinlikle "ruh-ceset" ile vuku bulduğunu anlatarak "bir ömür beden ruhu taşıyor da, ruh neden bir kerecik bedeni taşımasın?" diyerek aklı olanlara çok önemli bir mukayese örneği vermişlerdi.Ayrıca sevgili peygamberimize mahsus olan bu mucizenin, evliyasında keramet olarak zuhur edebileceği çok yaygın bir kanaattir. Hz. Ali Efendimizin kerametleri dillere destan… Bugün fizikçilerin ortaya koyduğu ilmi tespitlerin, Miraç olayına açıklık getirdiği de ayrı bir hakikat.Ancak kardeşim her şeye deneyle inanmak Müslümanlık değil ki?Miraç akılla değil imanla anlaşılır. Ama bazıları ikisinden de mahrum galiba!

Aklı almıyormuş, sanki aklı var da!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön