Merhum Celal hocam anlatmıştı:"Bir köyde öğretmenim. Köyün imamı olmadığı için namaz kıldığımdan dolayı, köylüler kendilerine namaz kıldırmamı istediler. Bende kabul ettim. Gel zaman git zaman, öğretmen miyim hoca mıyım, ben de şaşırdım! Derken, bir gün kapı çaldı. Açtım, köyden biri? 'Hocam yetiş! Bizim amca ölüyor' dedi. Gittim. Adamcağız son nefesini veriyor. Aslında veremiyor. 'Oku' dediler, okudum. Sonra sesli bir şekilde salâvat getirdik orda bulunanlarla, kelime-i tevhit okuduk. Bu Anadolu'da bir gelenek malum?Cemaat halinde getirilen, salâvat ve zikir sesleri ile ola ki, son nefesini vermeye çalışan insan, o an tekrar eder ve imanını kurtarır. Ancak bizim amca kendi dünyasında? Hatta bir şeyler söylüyor, kendi kendine. Kulağımı yaklaştırdım, ne diyor diye? Ne duysam beğenirsiniz?Adam 'taş ver tuğla ver' diyor. Sordum 'bu adam ne iş yapardı?' diye. 'Hocam duvar ustasıdır' dediler. Duvar ustası bir ömür, 'taş ver, tuğla ver' dediği için son nefesinde de bunu söylüyor. Kulağına bağırdım 'Lailahe illallah de! Lailahe illallah de!', aldığım cevap 'oni diyemeyrum' oldu. Yaşadığım bu olayı hiç unutamıyorum.Şair ne demiş 'son nefeste söylemezse bu diller, alem-i cihan senin olsa ne fayda' diye?"İşte böyle kıymetli dostlar!Bu hatırayı niye anlattım?Bir yakınım, kalp krizi geçirdi. Allah bizimkine de, şifa bekleyen tüm hastalara da şifa bahşeylesin. Hastane önünde bekliyoruz. Herkes, hayırlı bir haber duymak istiyor. Belli ki, herkes aynı dertten muzdarip?Kalp-damar hastalıklarından?Hastalar ya anjiyo olmuş, ya by-pas olmuş veya kriz geçirip bitkisel hayata girmişler. Etrafta "Allah'tan ümit kesilmez" diye dua edenler, ağlayıp sızlayanlar var. Hastamızla ilgili bize de söylenen: Her şeye hazırlıklı olun!Can simidi gibi sarıldım tespihime. Başladım okumaya? Doktorların doktoruna müracaat ederek "Ya Şafii" dedim. Büyük bir ümitle? Sonra, çok şükür iyi haberler duyduk. Hastane bahçesinde oturmaya devam ediyoruz. Bizim gibi bekleyen bir aile üyeleri yan tarafta, kendi aralarında tartışıyorlar.Neyi, biliyor musunuz?Seçim sonucunu?Tabi ki, Tayyip Bey'i?Diyeceksiniz ki " ne var bunda?"Dinleyin bakın ne olduğuna. Kadın oğluyla tartışıyor. Hasta abisini unutmuş, Tayyip Bey'i müdafaa etmekle meşgul. Kendini parçalıyor adeta? Tayyip Bey onun için sanki bir parti lideri değil de, hâşâ sümme hâşâ ilah?Elbette Sayın Başbakanımız böyle bir şey arzulamazlar. Ancak havuz medyasının ve "alo fatih" hatlarının adeta yirmi dört saat aralıksız kendilerinden bahsetmeleri, insanların belli ki kimyasını ve ruh sağlığını bozmuş. Evladı annesine "dayım can çekişiyor, sen halen Tayyip diyorsun. Hakkımı helal etmem dedin oyumu da aldın. Anne! Lütfen söyle, yetmez mi? Daha ne istiyorsun? Sırası mı şuanda siyaset konuşmanın?"Yaa, dostlar!Aklıma bu sebepten rahmetli Celal Aga'nın anlattığı bu olay geldi. Bu kadın, son nefesini verirken acaba ne diye ölür?"Tayyip, Tayyip" diyerek can verebilir mi? Çünkü kadının söyledikleri inanın kanımı dondurdu. Kendi öz çocuğuna "seni Tayyip'in tırnağına kurban ederim" demesi yok mu? Tam bir ibretlik?Oğlunun "Sen ne biçim Müslümansın! Tayyip dediğin adam, Allah'ın ayetleriyle dalga geçen bir insanı müdafaa etti. Zinayı suç olmaktan çıkardı. Domuz etini kasaplık et yaptı. Kiliseler açtı. Bunlar senin için ölçü değil mi?" sözlerine kadın önce sırıttı. Sonra "o yaptıysa bir bildiği var. O ne yaparsa doğrudur" demez mi?Evladı artık çileden çıktı. Sonrasını anlatmaya lüzum yok. Korkunç bir görünümü vardı kadının. Kiminin yürek damarı tıkanırken, meğer kiminin iman damarı tıkanıyormuş. Kötü ve yanlış bir icraata hiç olmazsa "buğz" etmek imanın en zayıfı telakki edilirken, savunmak imansızlıktan başka bir şey olamaz.Tıkanan yürek damarı anjiyo ile açılırken, iman damarı ne ile açılır, iyi düşünmek gerekir. Açılmayan iman damarı insanın dilini kelime-i tevhide karşı kitler. Ne yapsanız dil "Allah" diyemez. Çünkü gönül ve kafa bir sürü ilah edinmiş.Yolsuzluk haram iken çeşitli yorumlarla "bağış" diye savunmak, Allah'ın ayetlerini "makara"ya almak, "sallamak" ve bunu yapanların doğru yaptığını iddia etmek, son nefeste çıkar karşımıza. "Taş- tuğla" desek bişey değil. Şahadet getirmek yerine Dombra çalabiliriz maazallah!Ölürken şahadet parmağını kaldıran Nuriye yengemi hatırladım şimdi. İnşallah bu kadın "dört parmak" kaldırmaz!
Son nefeste Dombra çalmak!