İktidar havale geçiriyor!

Yabancıların bile dikkatinde kaçmıyor: İktidar güçlü olduğu halde neden korkuyor?Her şeyden korkuyor bu iktidar. Taksim'den, Gezi'den, işçiden?Twitter'dan, yotube'dan, facebook'tan ve hatta internetten?Bu korkuyla yaşanmaz. 'Korkunun ecele faydası yok' demişler. Sonunda korktuğu şey, başına gelecek. Korku, bu iktidarın başını yiyecek. Bir iktidar düşünün ki, kendi polisinden, savcısından bile korkuyor. Sürekli yerlerini değiştiriyor. 'İçine paralel yapı girmiş' diyebilirsiniz. Artık geçelim bunları?"Paralel Yapı" dediği, on yıl iktidar ortaklarıydı. Bu numaralar çok bayatladı.Adaletin kılıcından niye korkuyor, o vakit? Boynunu adaletin kılıcına uzatmadı, 'adaletin kestiği parmak acımaz' diye, bir teslimiyet göstermedi. Şimdi kalkıp Kılıç'ı, iş göremez hale getirmek neyin nesi? Devleti iş göremez hale getirdiler. Devlet, devlet olma vasfını çoktan yitirdi. Eli kolu bağlandı.Neden?Hep korku yüzünden?Çocukken ateşlenir, hayal görmeye başlardık. Havale geçirip kendi ailenden insanları bile farklı görmeye başlıyorsun. Anneni ya da babanı mesela bir canavar olarak görebiliyorsun. Çocukken hastalanmış, havale geçirmişim. Yattığım yerden fırlayıp, kendimi pencere önüne atmışım. Annem başta olmak üzere, tüm yakınlarım beni tutmaya çalışmışlar.Tabi korkmuşlar da?"Bu çocuk delirdi mi" diye?Akıl edememişler, başımdan aşağı bir soğuk su aktarmayı. Açık pencere önünde rüzgâr ateşimi düşürünce, kendime gelmiştim. Bir de ne göreyim, annem ağlıyor. Ben açık pencerenin önünde, soğuk beton üzerinde oturuyorum. Annem: "Oğlum benim ben! Annen. Tanımadın mı?" demişti, bana. Olup bitenleri anlamaya çalışmıştım. Şimdi iktidar da, maalesef aynen böyle? İktidar havale geçiriyor. Ateşi çok yüksek! Öyle benim gibi cam önünde filan da değil. Resmen can önünde!Korkudan ecel terleri döküyor. Ölse, ülke kurtulur! Hayır, "Allah geçinden versin" filan desem, olan bize oluyor. Hükümetin ortaya koyduğu refleks hiç normal değil. Kendi vatandaşından korkuyor. İşçisinden tutun da, polisinden, savcısından, hatta hâkimlerinden bile…İşçi bayramında, bayramı işçiye zehir etti. Bir meydanı işçiye çok gördü. İşçiye iş vermedi, aş vermedi, bunun yerine cop ve biber gazı verdi. Yolları kesti. Ulaşım araçlarını vatandaşın hizmetinden menetti. İstanbul'da adı konmamış bir sıkıyönetim vardı.Düşünüyorum da ateşi yüksek iktidarın, gözüne işçiler nasıl acaba görünüyordu? Canavar olarak mı algılıyordu, taksime doğru hareket eden insanları? Oysa bu insanlar iş ve aş istemeyi bile unutmuşlar. Çünkü aştan ve işten ümitlerini kesmişler.Hatta iktidarların vatandaşlarına iş ve aş temin etme gibi bir görevleri olduğunu bile artık bilmiyorlar. Sadece bağıracakları bir meydan istediler iktidardan. Taksim, iyi ve rahat bağırmak için en ideal bir yer diye düşünüyorlar. "Yok, Taksim'de bağırmayacaksın! Benim istediğim yerde bağıracaksın" demenin âlemi var mı?Elinden gelse hükümet, yerin altında bağırın diyecek!İktidarın başına bir kova su döküp, seçimde ateşi alınsaydı, şuan normalleşmiş olurdu. Ancak iktidar o şansı kaybetti. Artık, iktidarın başına su dökmek bile çare olmaya bilir. Birileri çocuklarını gönderip, ateş düşürme adına iktidarı Atlantik'in derin sularına gömebilir, sonra da karşımıza "kurtarıcı" olarak çıkıverirler.Mısır'a bakıyorum da, nasıl kaynatmışlardı? Sonra haşlayıp, patlattılar. Onlar için önemli olan, İsrail'e patlamış Mısır sağlamak. Bu amaca hizmet eden herkes, onlar için Mübarek!Hazret, önceki gün "Mısır'da, ABD oyun oynadı" demiş. Oyunun başrol oyuncusu kimdi acaba?Havale geçirmek böyle bir şey işte!Akıl, makıl gider. Ne dost tanınır ne düşman. İşçiyi birden, dişçi olarak görürsün. İktidarının, dişlerini sökecek sanırsın. Hâlbuki iktidarların dişlerini sökenler belli, ama anlamaz karıştırırsın.

İktidar havale geçiriyor!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön