Adamın biri ilk defa camiye gitmiş. Günlerden Cuma? Hutbede Hz. Hüseyin'in başını alan Yezit'ten söz ediliyormuş. Adam öyle etkilenmiş ki, dışarı çıktığında gözüne kestirdiği bir garibanın boğazını sıkıvermiş. "Ulan Yezit! Gel bakayım, Hüseyin'e yaptığınızın bedelini ödeyeceksiniz" diyerek. Adam "Kardaş valla benim bişeyde haberim yok. Bu dediğin asırlar önce olmuş. Yapma etme!" demiş. Bunu niye anlattım?Devletin yayın kurumları epey zamandan beri, Rusya'nın tarihte Kırım Tatarları'na uyguladığı yanlış politikaların sonuçlarını belgesellerle ekranlara taşıyor. Rusya'nın bugün attığı doğru adımları konu etmek yok ama. Bugünkü Rusya'nın tarihte ilk defa Tatarlara verdiği haklardan söz etmek veya kurtuluş savaşında yanımızda olan Rusya'dan bahsetmekte yok…İyi'de nerden çıktı bu Kırım Tatarları sevdası!Son zamanların moda deyimiyle bu çok "manidar"!ABD'nin taptaze kanlı politikaları ortadayken, neden Rusya'nın en az yüz, yüz elli yıl önceki yanlışları konu ediliyor. Olay yeni olmuş gibi evirilip, çevriliyor. "devletin yayın kurumları, iktidarın sözcülüğünü yapıyor" kanaatleri, hiç de yabana atılacak bir görüş değilmiş. Hükümet politikalarına "paralel" bir yayın politikası le karşı karşıyayız. Paralel dedim de aklıma geldi. 'Paralel Yapı'nın bu kurumlara çöktüğü dönemlerde bol bol kilise tanıtımları izler, 'diyalog naneleri' seyrederdik. Şimdi durum daha farklı!Merak ediyorum. Ukrayna meselesi olmasaydı. Kırım Tatarları hatırlanır mıydı? Özerk Kırım içerisinde azınlık hayatı yaşayan Kırım Tatarları neden şimdi hatırlandı? ABD politikalarıyla bir ilgisi var mı?Bence var.Hükümetin ABD ile ilgisi ne ise bu yayınlarında ABD ile ilgisi odur.Kırım Ukrayna'ya, Ukrayna ABD'ye bağlı iken Tatarlar özgür ama Kırım, Ukrayna yerine Rusya'ya bağlı iken Tatarlar esir!Şu kafaya bakar mısınız?Olay tamamen ABD'ye endeksli!ABD'ye bağlı olanlar hür, olmayanlar esir!Batı demokrasisi bu demek zaten. Daha doğrusu demokrasiden anladıkları bu.Mesela Musul Kerkük Türkleri, ABD'nin Barzani'sine bağlı olarak yaşıyorlarsa bu mantığa göre "hür" oluyor. Musul- Kerkük Türkleri mesela kendi hür iradeleriyle Türkiye'ye bağlanmak isterlerse bu durumu nasıl yorumlarlar, doğrusu merak ediyorum.Demem o ki, eğer iktidar bir bölgede Türk veya Müslüman hakkından bahsediyorsa, bilelim ki, orada bir ABD çıkarı söz konusu. ABD, menfaatine o bölge halkı kullanılmak isteniyor. Ancak durum, Türk veya Müslüman kavramlarıyla kamufle ediliyor. En azından bugüne kadar gördüklerimiz böyleydi.Rusya'nın akılcı ve hukuk dışı olmayan politikaları karşısında pes eden Batı, ABD eliyle Türkiye'yi Tatarlar üzerinde kullanmak istiyor. Buna devlet kurumları da maalesef alet ediliyor. Dün, dünde kaldı.Hiçbir devlet ebedi olarak düşmanımız olmayacağı gibi hiçbir devlette ebedi olarak dostumuz olamaz. Değişen şartlara göre ülke çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre hareket etmek gerekir. Hele tarihi sorumluluklara sahip bir Türkiye için, sadece ülke çıkarları değil, bölge çıkarları da çok önemli. Hepsini aynı anda denge içinde götürülmesi gerekir.Devletin basın yayın kurumları, Türk ve İslam dünyasının dertlerini mi konu etmek istiyor. ABD'nin BOP'tan politikalarının İslam dünyasını ne hale getirdiğine bir baksın. Suriye'de ülkesini teröristlere karşı müdafaa eden Esad'a karşı, en azından söylemini değiştirsin. İslam dünyasını kan gölüne çeviren aktörlerden, söz etsin. Rusya'nın başta Suriye olmak üzere İslam dünyasına karşı devam eden koruyucu politikalarını görsün.Rusya'nın, Suriye'yi, Amerika ve İsrail'e yedirmediğini konu etsin. Eleştirimiz, devlete ait bu kurumların yayın politikasınadır.Genel olarak söylüyorum: Rusya gibi büyük bir gücü Batı'ya karşı, İslam dünyasının yanında olmaya teşvik edici politikalar mı doğru yoksa "ABD'nin Sesi" rolüne soyunmak mı ? "ABD'nin Sesi" olmak hiç yakışık almıyor. Prof. Dr. Haydar Baş, tek başına devletlerin veya iktidarların yapamadığını yaptı. Türk'ün sesi oldu, hem de tek başına. Rusya bu sese kulak verdi. Türk'ün yapması gereken, Müslüman'a koruyuculuk görevini onlar yaptı. Rusya Haydar Başçı olurken, olaya şaşı bakanlar ABD'nin Sesi olmaya devam ediyorlar. Çok yazık.
"ABDnin Sesi" olmak hiç yakışık almıyor!