İktidar ülkeyi Boğaz'ından asıyor

Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türk Boğazlarından (Çanakkale ve İstanbul) geçiş rejimini ve boğazlar bölgesinin güvenliği işlerini düzenleyen sözleşmedir. 1923'te Lozan Antlaşması ile birlikte imzalanan Boğazlar Sözleşmesinin yerine geçmiştir.20 Temmuz 1936'da Bulgaristan, Fransa, Büyük Britanya, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Türkiye tarafından imzalanan yeni Boğazlar Sözleşmesi, boğazlar bölgesinin egemenliği Türkiye'ye geçmiştir. Tabi sözleşmenin şartlarına uymak Türkiye'nin güvenliği zaruri? Sözleşmenin şartları savaş ve barış zamanında farklı kategoriler içerir.Biz sözleşmenin barış döneminde geçerli olan üç maddesini hatırlatalım:1-Boğazlar'dan geçişte bulunabilecek bütün yabancı deniz kuvvetlerinin en yüksek toplam tonajı 15.000 tonu aşmayacaktır.2-Bununla birlikte, Karadeniz kıyıdaşı olmayan bir ya da birkaç Devlet, bu denize, insancıl bir amaçla deniz kuvvetleri göndermek isterlerse, bu kuvvetin toplamı hiçbir varsayımda 8.000 tonu aşamaz.3-Karadeniz'de bulunmalarının amacı ne olursa olsun, kıyıdaş olmayan Devletlerin savaş gemileri bu denizde yirmi-bir günden çok kalamayacaklardır.Türkiye maalesef şuanda, sözleşmenin ilgili hükümlerini çiğnemiş görünüyor. Çünkü Karadeniz'e kıyıdaş olmayan Amerika'ya ait olan savaş gemileri, hem tonaj olarak hem de süre olarak Montrö Boğazlar Sözleşmesine aykırı hareket etmiş. Türk hükümeti ise bu işe göz yummuştur.Bu konuda Rusya tarafından yapılan uyarıya Türk Dışişleri o kadar komik bir gerekçe sunuyor ki, sanki çocuk kandırıyorlar. Amerika'nın yüksek tonajlı savaş gemisi, belki de Ukrayna'da vuku bulacak bir dünya savaşına katılmaya geliyor. Ama geminin pervanesi arızalanıyor. Römorklarla çekilerek, Samsun limanına çekiliyor!Buna kim inanır?Ancak Kadir inanır!Birde kedilerin elektrik kestiğine inananlar. Dünyayı AKP seçmeni sanıyorlar!Yazık bu ülkeye?Tam yüz yıl önce boğazdan Karadeniz'e geçen iki Alman gemisinin, Osmanlı Devleti'nin sonunu getirdiğini ne çabuk unuttuk. Tarihten ders almak, sorumlu idarecilerin vasfı olsa gerek. Enver Paşa'nın Alman aşkı koca bir İmparatorluğun sonunu getirmişti. AKP'nin Amerika aşkı da maazallah benzer bir felakete sebep olabilir. Ukrayna'da olaylar henüz durulmuş değil. Batı içini karıştırdığı bu ülkenin peşini bırakmıyor.AB'nin Gümrük Birliği'ni imzalamadı diye, Ukrayna'nın başına gelmeyen kalmadı. İçerden fonlanmış AB yanlıları harekete geçirilerek, büyük bir kaos çıkarıldı. Sonunda oyunlarını, Rusya bozdu. ABD, AKP iktidarını Kırım'da kullanmak istedi. Tıpkı Suriye'de kullandığı gibi? Bu da sökmedi. Çünkü Kırım Tatarları'nın tüm mağduriyetlerini giderecek dev adımlar attı Putin.Telafer'de, ABD Türklere resmen soykırım yaptı. Bunların gıkı çıkmadı. Dahası, Türk askeri çuvala kondu. Şimdi bu beyler Türkleri koruyacak. Allah Türkleri bunların ikiyüzlü politikalarından kurtarsın. İsrail için, Amerika istedi diye İslam dünyasında üstlendikleri rol ortada.Türk'e ve Müslüman'a zemheri olan iktidarın ihanet çapında dış politikaları halkın gözünden maalesef kaçırıldı. Türkiye Suriye konusunda adım adım yargılanmaya gidiyor. Ülkemiz savaş suçu işlemekle suçlanıyor. Bunun belgelerini bir mektupla Şam yönetimi BM'ye sundu.İçerde işlenen suçlar ile dışarıdan işlenenler aynı olamaz. İktidar ülkeyi Boğaz'ından asıyor. Montrö'yü biz tanımazsak, boğazlar yolgeçen hanı olabilir. Kimseye laf anlatamayız. Kendimiz bir savaşın ortasında bile bulabiliriz. Ülkenin boğazına atılacak, bir çizik her şeyi bitirebilir.Türkiye boğazlar sözleşmesine uymayı Amerika için pas geçerse, sözleşme feshedilmiş dahi olabilir. Çünkü bir sözleşmenin feshi, taraflardan birinin sözleşme kurallarına uymamasıyla mümkün. Osmanlı'nın sonu boğaz'dan oldu. Türkiye'yi de aynı akıbet bulmasın.

İktidar ülkeyi Boğaz'ından asıyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön