Bir işçi bayramı daha bağırmakla geçti. Sadece bağırma olmadı. İşçiler bibergazı soludu ve dayak yedi.İşçi ne istiyor? Daha doğrusu, işçi ne isteyeceğini biliyor mu?Hiç sanmıyorum. 1 Mayıs'ın bayram gibi kutlandığı tek ülke Rusya'ydı. Kavga dövüş, patırtı gürültü yerini huzur ve mutluluk almıştı. Liderleri Putin'e şükranlarını sundular. Savaş olmadan, doğru politikalarla topraklarını genişletmişlerdi. Dahası, ülkelerinde özelleştirme yerini devletleştirme almış, Rusya halkı ülkenin doğal kaynaklarının sahibi olmuştu.Dünyaya doladıkları doğalgaz borularıyla, ülkelerini dünyanın en güçlü ülkesi yaptılar. Rusya çekim merkezi oldu. Çevre devletlerin sınır illeri, Rusya'ya bağlanmak için ayaklanıyorlar. Sosyalist ülke iken, Rusya'dan kaçan kaçanayken şimdi Rusya'ya koşan koşana?Batı ve onların uydusu olanlar, olayı çarpıtarak veriyor. Rusya kendine ait olan doğalgazı çok stratejik kullandı. Doğalgaz Rusya'nın doğal silahı oldu. Şuan Ukrayna bahanesiyle, Rusya'ya yaptırım uygulamaya çalışan batı, baktı ki bu işte kendileri zararlı çıkacak, yaptırımdan çark ettiler.Bunun yerineTürkiye'ye "sen aslansın hadi koçum!" dediler, Davutoğlu Ahmet bir anda kendine iş çıktı diye sevinmişti ki, olmadı. İslam dünyasında oynadıkları rolden ötürü, Kırım tatarları bunları değil, Putin'i dinledi. Yoksa ABD'yi razı etme adına, 150 bin Kırım Tatarı'nı Rusya'nın karşısına dikmekte çekinmezlerdi.Kısaca Rusya kafa değiştirdi. Kendine bir model aldı. Öyle ki, bu bir ekonomik model olmasına karşın, aynı zamanda modelin sahibinin dünya barışı tezini de benimsediler. Baktılar ki, ekonomik modelin beslendiği kaynak, son derece akılcı ve gerçekçi. Matematiğini çıkardılar Milli Ekonomi Modeli'nin…Girdisini, çıktısını gördüler. Modelin mantığını hatta ruhunu kavradılar. Esrarengiz kodlarına ulaştılar. Kaynak savaşına gerek olmadığını, kaynakların sınırsızlığını fark ettiler. Kendi milli paralarıyla ticaret yaptıkları takdirde, devletlerin senyoraj geliriyle zenginleştiklerini öğrendiler. Öyle ise başkasının elindekine göz dikmenin ve bu uğurda kan çıkarmanın anlamsızlığını kavradılar.Suriye'ye bu mantıkla sahip çıktılar. "İç savaş Moskova sokaklarına kadar yayılsa dahi, Esad'ın arkasındayız" diyerek, bu ülkeyi batıya yem etmediler. Bütün bunlar nasıl oldu? Rusya'nın "herkese İŞ, herkese AŞ" diyen Haydar Hoca'yı dinleyerek elde ettiklerini artık sağır sulatanlar bile duydu. Prof. Dr. Haydar Baş'ın yazdığı Milli Ekonomi Modeli' bugün dünyada iktidar. Biz onu ülkemizde iktidar etmezken, o dünyaya iktidar oldu.Tabiki, Rusya'da işçi gerçek bayrama kavuşur. Rusya'da taşeron işçilik yok. Özelleştirme yok. İşçiler devlet garantisinde. Doğan çocuk ülkemizde olduğu gibi borçlu doğmuyor. On beş bin dolara karşılık gelen Rus parası alarak, doğarken varlıklı doğuyor.Ukrayna'ya bağlı iken karnını ovuşturan Kırımlılar, Rusya'ya geçer geçmez. Para ve maaş gördüler. Rusya'nın sınırına yakın şehirler tabi ki "bize de, bize de" diyecekler. Türkiye, Rusya'nın uyguladığı modeli uygulasaydı. Bugün çok farklı bir Türkiye ile karşı karşıyaydık.Ülkenin ayrışmasından korkmak yerine, bize katılmak isteyenleri konuşuyor olacaktık. Haydar Hoca'nın Vatandaşlık Maaşı'nı almak için bize vatandaş olmak isteyen milyonları konuşacaktık.İşçi kardeşim!Sen!Sadece, sen karar verseydin bu iş bitmişti. Seni düşünen kim?Sana iş garantisi veren kim?Dört bin lira asgari ücret tasarlayan kim?Senin sorunlarını çözmek için, tez yazan kim?Sana, elli yaşında emeklilik hakkı veren kim?"İş Aş Haydar Baş" deseydin, bugün gaz suluyup dayak yiğeceğine, ekmek yerdin, aş yerdin. Et yemekten bıkardın. Kendini havuzlara atmazdın. Özelleştirme ile kapıya konmaz, devletleştirme ile işinin ortağı ve patronu olurdun. Meydanlara bağırmak için değil, keyif çatmak için çıkardın. Seni suçlamıyor, seninle dertleşiyorum.
İşçiyi düşünen kim?