The Guardian gazetesi Soma'daki faciaya iki tam sayfa ayırdı. Haber, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Soma'da "katil" ve "hırsız" sloganlarıyla karşılandığı bilgisiyle başlıyor ve kömür madeninin işletmecilerinin AKP ile bağlantısı olduğuna dikkat çekiliyor. Yazıda "Facia, AK Parti ve Erdoğan'ın ailesini de kapsayan skandalların ve Erdoğan'ın 'sert' yönetim tarzına karşı yapılan protestoların hemen sonrasında yaşandı. Yöneltilen suçlamalardan biri 'eş-dost kapitalizminin' faciada payı olduğu. Gazetenin "eş-dost kapitalizmi" ifadesiyle ima ettiği ilişki, Soma Holding Maden İşletmeleri Genel Müdürü Ramazan Doğru'nun eşi Melike Doğru'nun, 30 Mart yerel seçimlerinde AKP'den Soma Belediye Meclis üyesi seçilmiş olması. Gazetede vurgu yapılan bir başka nokta Başbakan Erdoğan'ın bazı "aşırı uçların faciayı hükümeti lekelemek için sömürmeye çalışacağına" dair sözleri.Bu, The Guardia'ının olayı değerlendirmesi, noktası virgülene kadar kendilerine ait. Yorum doğrudur, yanlıştır başka konu. Katılır veya katılmayız ayrı bir şey ama dünyanın gözünde bir şey kaçmıyor.En az 'Soma Olayı' kadar insana dokunan, Başbakan'ın tekmeci adamlarının icraatları, yandaş basın yayın gruplarının faciayı ele alış tarzları. Orta da bir iki değil, beş on değil, yüzlerce şehit varken, estirilen terör hangi inanca ve ahlaka sığar?Oraya giden bir insan hiç olmasa yalancıktan ağlar. Bırakın yalancıktan ağlamayı, içi yanan yöre insanına tekme ve yumruklar atıldı.Mayıs ayı geldiği için bazıları öyle bir paranoya içerisindeler ki, her şeyi iktidarı alaşağı etme amaçlı olarak değerlendirebiliyorlar. Utanmasalar "iktidarı zor durumda bırakmak için maden patlatılmış" diyecekler. Zaten bazı utanmazlar dedi bile!'Soma Faciası'nda bir mağduriyet çıkarırlarsa hiç şaşmayın. "Milli İradeye Soma Darbesi", adı altında meydanlarda miting bile düzenleyebilirler.Bu gözü dönmüşlük, bu insaf ve izan dahil her şeyi sıfırlama anlayışı, ülke için gerçekten çok tehlikeli boyutlara ulaştı. Sözün değil, insanlığın bittiği yerdeyiz. Soma'da yanan ciğerlere TOMA'da su sıkmayı göze alacak kadar insaf ve izan mahrumu "kibirli siyaset vesayeti" ile karşı karşıyayız.Hata yaptıkça ödüllendirilen siyaset, hiçbir kutsal tanımadan önüne çıkan her şeyi ezecek bir şişkinliği ve azgınlığa ulaştı. Sözüm şahıslardan dışarı! Kimseyi ima etmiyorum. Kastettiğim zihniyettir, anlayıştır. Pazar yerinde konuşan bir kadın Soma'da yanan yüzlerce yüreği hissetmiyor ama Soma olayının hükümete kurulmuş bir "tuzak" olduğunu iddia edebiliyor. Pes doğrusu!!!Soruyorum, bu zihniyet canavarlığı nasıl çıktı ortaya?'Soma Faciası'nı değerlendirirken ölenlerden bile bahsedemiyoruz. Ölülerimize dahi ağlayamıyoruz. Hemen lafı ağzımıza tıkıyorlar. "Siyaset yapmayın!" diye? Bu canavarlık değil de nedir?Üç yüzleri bulan şehit sayısı ve daha bir sürü belirsizlik ortadayken, olayın nasıl olduğunu halen bilen yok. Bırakın bileni konuşan yok. Sayın Enerji bakanı şehitleri hızlı gömmekle övünüyor, yandaşları "ne kadar güzel bir ölüm" olduğundan bahsediyor. Şu manzaraya bakarmısınız? Tepki gösterenlere "İsrail Uşağı" diye saldırılıyor.Kim İsrail Uşağı?Ciğeri yananlara bu sözü söylemeden önce, insan bir boynu, boğazını kontrol eder bari! "facia" veya "vahşet" demek nerdeyse suç sayılacak. Hemen "siyaset yapmayın!" derler.Ölümlerin nedenini araştırmak siyaset,ölüleri sırlarıyla gömmek ibadet!Üzeri örtülmek istenen gerçekler var. Halen o maden içerisinde çıkartılmamış şehitler var. Korkarım çıkartmayı düşünmüyorlar. Çünkü bu tarz açıklamalar geliyor."284'te fikslemek"ten söz ediyorlar. Soma'da yanan sadece ciğerler değil, aynı zamanda gerçekler. Gerçekleri ne yazık ki, öğrenemeyeceğiz. Örtme işinde birebirler!
'Milli İrade'ye Soma darbesi!!!