Acı çok büyük. Facia kelimesi hafif kalır. Cumhuriyet tarihimizin en büyük faciası?Elbette acımız çok büyük. Milletimizin başı sağ olsun. Allah sabırlar versin. Ateş düştüğü yeri yakar. Ne desek boş. Hiçbirimizin sözleri bu acıyı tarif edemez. Ekmeğini taştan değil, ölüm çukurlarında çıkaran insanlar, ne vakit iktidarların derdi oldu ki, bugün de olsun.Yetkililerin bu maden ocağını, bakanlığın tam beş defa teftiş ettiğini söylemesinden sonra içime kurt düştü. Acaba bu maden ocağı sahiplerinin, iktidarla ne tür bir bağı var? diye.Yakında olayın röntgeni çıkar ortaya. Hükümetin seçimde dağıttığı kömürler, bu maden ocağından mı geliyordu? Sorusunu sormadan edemiyoruz.Bu olay bir grizu patlaması değil. Bu olay bir tabiat olayı değil. Sel baskını, çığ, deprem veya tayfun değil.Öyle ise ne?Trafo patlaması!Trafo niye patlar?Bunu en iyi mühendisler bilir. Trafo patlayınca ne yapılır? Patlamadan sonra çözüm ve alternatifler nelerdir? Tüm bunların elbet bir cevabı var. Sayın Enerji Bakanı'na, seslenmek istiyorum "Trafo'ya kedi girdi" deme sakın!Yazıyı kaleme aldığım saatlerde, Sayın Bakan diyor ki "bana ölü sayısı sormayın" ,peki Sayın Bakan'a ne soracağız? Kedi sayısı mı?Sobada yanan kömürün dumanı birkaç saniye içinde insanı götürürken. Koca kömür madeni cayır cayır yanarda, içinde insan sağ çıkar mı? Alıştıra alıştıra cevap vererecekler sanırım.Bir kaza bahanesiyle hükümeti hedef almıyoruz. Ancak ortada bu kadar şehit var. Konuşmamak olmaz. Sataşmamak olmaz. İnsan acısından bile duramayıp, kendi kendine konuşur ya!Olmazsa böyle kabul edin!Haşmetli iktidarımız, dünyanın en büyük projelerini yapma iddiasında, İstanbul'un altında delikler açıyor, tüneller yapıyor, üçüncü köprüler, deniz altında yollar hatta yeni bir İstanbul boğazı bile sanal edebiliyor da, nasıl Soma'daki maden ocağına veya diğer maden ocaklarına bir el atmıyor?Maden dağının etrafında tahliye yolları açmak veya içinde hava tünelleri oluşturmak o kadar mı zor?Diyeceksiniz ki, madenler özelleşti. İşte bende tam bunu demek istiyorum. Eğer özelleştirme yerine devletleştirme olsaydı. Yani bu maden ocağı veya diğer maden ocakları, özel şirketlerin değil de, devletin olsaydı bu sonuç olur muydu? Sanmıyorum.Devlet için insan hayatı öncelikli olurken, özel şirketler için daima maliyet önceliklidir. Devlet o trafoyu standartlara uygun yapmak zorunda kalırdı ve bugün bu facia olmazdı. Bir trafo insan hayatından daha önemli oluyor. Hem de yüzlerce insan hayatından?Bugün patlayan trafo değil. Patlayan ülkenin özelleştirme ve enerji politikalarıdır. Bu kadar da değil. Patlayan şişirilmiş iktidar.Eğer Türkiye elektrik enerjisi ihtiyacını, dünyanın en pahalı elektrik enerjisi üretme yolu olan doğalgaz ile sağlarsa, kömür madenleri bu şekilde fırsatçıların eline düşer. Onlar da yüzlerce insanı, yenilenmeyen bir trafoya kurban eder.Hâlbuki elektrik ihtiyacımız kömür madenlerinden sağlanmış olsaydı, hava kirliliğine sebep olmaması için gerekli olan Desülfürizasyon sistemleriyle ucuz enerji temin edilmiş olsaydı, bugün bu sonuç olur muydu?Asla.Olayı sadece patlayan trafo olarak görürsek, olayı sadece kaza ve kadere bağlarsak, bu facialar bizim için kader olmaya devam eder. Ülkemizde bir musibet bin nasihate bedel olmuyor ne yazık ki. Soma'da ateşler içinde kalan sadece canlar değil. Yanlış politikalar sonucunda ateşlere salınan bir ülke var ortada. Artık bunu görüp ayıkalım. Ülkenin en değerli altın ve bor madenleri ecnebilerin elinde olurken, kömür madeni bizim. Bunda bir gariplik yok mu? Onu bile değerlendirmekten aciz bir devlet anlayışına ne denir ki?Ancak acınır.
"Trafoya kedi girdi" deme sakın!