Anamdan ilk ayrılışım okul nedeniyleydi. Yıl 1983 Eylül ayı?Lise birinci sınıfı şehir merkezinde Haydar amcamın evinde kalarak okuyacaktım. Haliyle annemden ayrılmıştım. Tabi babamdan da?O günün şartlarında bugünkü gibi iletişim imkânı yok. Mektup en önemli iletişim aracıydı. Yani postacının kıymetli olduğu günler. "Bak postacı geliyor, selam veriyor" türküsü, o günlerin en çok dinlenenler listesinde. Evren Paşa'nın "Netekim" diyerek, siyah-beyaz ekranda, milli kahramanımız(!) olarak boy gösterdiği yıllar.Hey gidi günler hey!Neyse liseyi bitirdik, ağlaya, sızlaya?Üniversite başladı. Annem beni yine yolcu ediyor. Tabi her zamanki gibi ağlayarak? Büyümüştüm artık, ağlamıyordum. "Anne yeter. Ben büyüdüm bak, ağlamıyorum. Sende artık ağlama" dedim. Annem "evladım böyle konuşmak kolay, bir gün çocuk sahibi olursan o vakit beni anlarsın" dedi. Yıllar geçti gerçekten aynen öyle oldu.Çocuk sahibi olunca anneme ve babama karşı sevgim katlandı.Sevgili dostlar!Allah hepinizin annesine babasına hayırlı uzun ömürler versin. Ahrete göçenlere rahmet eylesin. Anne ve baba çok önemli? Onlar hayatta olduğu sürece hiç büyümüyoruz. Hep çocuğuz, onların gözünde. Dünya da ancak onlara nazlanırız. Hangi konumda olursak olalım, hep onların gözüne girmeye çalışırız.Onlar varsa çocuksunuz şu dünyada? Onlar en güvenli limandır. İsterse güçsüz olsunlar, isterse parasız. Onlar, Allah'tan sonra adeta her şeye kadirler. Gönül bu, duygu bu, hiç değişmiyor."Şu dünya da anne babası yanında olduğu halde cenneti kazanamayanlara acırım" buyuruyor Peygamberimiz. Anne ve babalarını imkân sahibi oldukları halde Huzurevi'ne atanlara ancak acınır. Anne ve babaya bakmak imkânla da alakalı değil. İnsan olmakla alakalı bir durum?Bir anne altı çocuğa bakıyor ama altı çocuk bir anneye bakamıyor. Yaşlısına sahip çıkmayan bir aile de iflah olmaz, devlette. Batı toplumu yaşlıyı kendine yük olarak görür. Kapitalizm onlara bunu öğretmiş. Yaşlı nüfus ekonomi için kayıp görüşü hâkim, hemen hepsinde?İtalya Parma Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Francesco Daveri, 2007 yılında Almanya'nın üniversite şehri Heidelberg'de yapılan 3. Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde yaptığı sunumda, " Prof. Baş'ın modeli insana tüketici olarak değer verdiği için, yaşlansa da, bu model açısından insanların değeri azalmıyor. İnsanlar, belli bir yaşa vardığında artık sizin bu sistemde yeriniz yok, çıkın gidin, diye kimseye yol gösterilmiyor" demişti.İtalyan Ekonomi Profesörü, bir Türk'ten yaşlıya sahip çıkmak gerektiğini ancak ekonomik bir dil ile öğrenebildi. Oysa bizim yaşlılarımıza sahip çıkmamız, ekonomide değer oldukları için değil, inancımızın bir parçası olduğu için olmalı. Konu anneler olduğu için, babaları şuan konuşmaya lüzum yok. Mevzu ekonomiye gelmişken, bu konuda Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in anneler için düşündüğü Ev Hanımı Maaşı'nı da unutmamak gerekir. Merhum annelerine olan sevgisinden dolayı, bütün anneleri kapsayan bir proje geliştirdi. Bu güne kadar dünyada hiçbir ekonomik görüş ve düşünce annelere özel, bir model ortaya koymamıştır. Bir tek Haydar Hocam düşündü anneleri. Hayırlı evlat budur işte. Gel görkü anneler bu has evladı ne kadar gördü?Elin İtalya'nı, Rus'u gördü ama ne yazık ki ülkemin, ne okumuş ne okumamışı bu gerçeği tam anlamıyla göremedi. 8 sayfada haberini yaptığım Zorlu anneyi okumanızı tavsiye ederim. Anneler günü sene bir kez kuru kuru hatırlanmaz. Kapitalist kokan, sömürü kokan "senede bir gün" anlayışlarıyla ne anne hatırlanır ne baba.Bu toprağın anasına maaş, babasına maaş, bebesine maaş, gencine maaş, doğmuşuna doğmamışına maaş düşünen bir Türk evladını dünya tanıdı. Ülkemin tüm anneleri de tanımalı. Yoksa anneler günü lafla kutlanmaz!
Anneler günü lafla kutlanmaz!